Nefis bir kitaptı.
Daha önce hiç böylesi bir kitap okumamıştım, kitabın her satırının altını çizmek, her kelimesinin üzerine düşünmek istedim. Akış öyle hızlı değil, olaylar biraz yavaş işliyor. Ama kilit nokta bu değil yazarın enfes kalemi. Yazar yemek yapar gibi sayfalara en güzel aromaları serpiştirmiş, tuzunu şekerini harika ayarlamış, üzerini de renkli şekerlemeler ile donatmış. İzlanda edebiyatıyla bu kitap ile tanıştığım için çok mutluyum. Şu an yaz mevsimindeyiz ama bu kitap bence İzlanda'ya yakışır bir şekilde, kışın okunmalı. Bir de kahve eşliğinde. Ama kahve sütsüz, acı olacak. Ve belki yanında tereyağlı ekmek de olsa fena olmaz(kitabı okuyanlar anladı)
Bazı insanlar kitabın ikinci kısmının iyi olmadığını, hatta yavan kaldığını söylüyor. Ben buna katılmıyorum. Aksine ikinci kısmın, İzlanda'yı ve insanlarını daha yakından tanımak açısından oldukça hoş bir yanı olduğunu düşünüyorum. Yazarın kurak bıraktığı tek bir alan bile yok, her sayfayı güzel tarzıyla sulamış, onlara kelimeleriyle can vermiş.
Tek üzücü nokta(beni oldukça yıkan şey) serinin ikinci ve üçüncü kitaplarının Türkçe'ye çevrilmemiş olması... Belki de henüz çevrilmemiştir.. İngilizcesini alayım diyerek Amazon'a bir göz attım fakat çok pahalıydı..
Her neyse, kitabı herkese öneriyorum! Altını çizecek, okudukça okuyasınız gelecek onlarca söz sizleri bekliyor..