Ebu Hureyre'den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre ,bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şöyle sordu:
Ben güzel sesi seven bir kimseyim. Acaba cennette de güzel ses var mıdır ?
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu :
Evet vardır. Nefsim kudret elinde bulunan ALLAH'a yemin ederim ki ALLAH azze ve celle cennetteki bir ağaca şöyle vahyeder : "Dünyada iken bana ibadetle ve zikirle meşgul olup, çalgı ve saza gidip dinlemeyen bu kullarıma güzel nağmeler dinlet." Bunun üzerine o ağaçtan hiçbir yaratığın benzerini duymadığı ALLAH'ı azze ve celle tesbih ve takdis eden güzel sesler yükselir.
Mesela, cennetin yüz derecesi vardır. Fakat dünyada onların sadece üç tanesi misal yoluyla anlatıldı: "Altın, gümüş ve nur bunların dışındaki derecelere akıl ermez. Akıllar onları kavrayamaz.
Cennet ehline , ALLAH azze ve celle tarafından çeşit çeşit hediyeler gelir. Bu hediyelerin geliş vakitleri , dünyada iken namaz kıldıkları vakitlerdir. Ayrıca melekler de onlara selam verir.
Ketani (ra) de şöyle dedi:
“Dünyaya kısmetinden düşen beladır. Cennete ise düşen, takvadır. Kim kendisi ile Allah arasında takvayı ve murakabeyi
hakem kılmazsa, keşif ve müşahedeye eremez.”
Resulullah(sav) anlatmaya şöyle devam etti:
"Cehennem kendisinde bulunan asilere, hınç, hararet, kükreme, bağırma alev, duman, karanlık, sıkıntı, zehir, kaynar su, kor, ateş ve şiddet türünden her türlü azabı Rabbinden bir ceza olarak arttırır."
"Ey cehennem ehli, Allah size gerçek olanı vaad etti. Allah sizi çağırdı; ama siz ona uymadınız ve doğru saymadınız. Ben de size (gerçek olmayan) bir vaatte bulundum. Ama yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi inkara çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin." (İbrahim, 22)