“Soyadım Salmon’dı, balık adı gibi; ilk adım Susie. 6 Aralık 1973’te öldürüldüğümde on dört yaşındaydım. Katilim bizim semtten bir adamdı. Annem onun bahçesinin kenarlarına ektiği çiçekleri sever, babam arada bir onunla gübrelerden konuşurdu.”Susie Salmon bize bunları cennetinden anlatmaktadır.
Etrafındaki insanların onu ararlarken nasıl hissettiklerini,değiştiklerini ve çektikleri acıları,katilinin neler yapmakta olduğunu izliyor.
Kitabı okuduktan sonra filmini de izledim.Film de kitaptan anlatılanların yarıdan fazlası çıkartılmış ve yüzeyselleştirilmiş.Eğer bir seçim yapmak gerekirse kitabını tercih etmek daha iyi bence.
Derin nefes al ve tut. Giderek daha uzun süre hareketsiz kalmaya çalış. Kendini küçült ve taş gibi yap. Duygularını kaldır ve kimsenin göremeyeceği bir yerin altına sakla.
Normal bir adam bir tabanca ya da bıçak alır ve ailesini katleden insanın peşine düşer; onlara bir Bronson çeker ve herkes alkışlar.
Gerçekte olan ise şuydu:
Her gün kalkıyordu. Uykusu açılmadan eskiden kimse oydu. Sonra, bilinci uyanınca sanki içine zehir akıyordu. Önceleri kalkamıyordu bile. O ağırlığın altında yatıyordu. Ama sonra onu ancak hareket kurtarabiliyordu ve hiçbiri onun için yeterli olamadan, hiç durmadan hareket ediyor, ediyor, ediyordu. Üzerine yüklenen suç, Tanrı'nın üstüne bastıran eli ona, kızının ihtiyacı olduğunda sen yanında yoktun, diyordu.