Ana Tanrıçaları yıkıp Tanrı'yı tek ve erkek yaptığımızdan bu yana tam iki bin yıldır, bir yandan günah çıkarıp bir yandan da namus kılığında dolaştırdığımız şehvetimiz adına, tarih öncesi taptığımız Tanrıçaları ayaklarımızın altına alıyoruz. Tanrıçalarımıza yaptığımız her kötülük şeytanın zaferi. Klitorisi kökünden sünnet edilen, vajinasının iç ve dış dudakları kesilip dikilen seksen milyon kadın var dünyamızda, seksen milyon! Zifaf gecesinde karısının dikilmiş vajinasını bıçakla kesen Gambiyalı şeytan kocayı, Hindistan'ın bir tek Salem eyaletinde son üç yılda sırf kız doğurdular diye çocuklarını öldüren yedi bin şeytan babayı kim cezalandıracak? Erkek Tanrımız mı?
Fransa’da bilim adamları türümüzde şimdiye kadar bildiğimiz sperm-yumurta ilişkisinin ters yüz eden bir açıklama yaptılar. Gözlemlerine göre şimdiye kadar öne sürüldüğü gibi, erkeğin spermi kendisinden kat kat büyük olan yumurtayı küçücük başıyla delerek girmiyor, tersine dişi yumurta ağzını açarak etrafında derviş gibi dönen milyonlarca spermden birini içine alıyordu. Her ne kadar kimi geleneksel erkek bilim adamları bu bulguyu küçümseyerek “feminist yorum” diye ciddiye almasalar da, tıp kitapları yeni baskılarında düzeltme yapmaya hazırlanıyor.
Sırtlarında taşıdıkları ürünlerin imajı doğrultusunda giyiniyor, konuşuyor, sevişiyorlar, günlük gerçek hayatlarında reklam dünyasının plastik mutluluğunu yaşıyorlar.
Yüzyıllardır kendini erkeğin esiri gibi görmeye mahkûm edilen, erkeğinden şefkat ve anlayış bekleyen kadın, artık giderek kendine güvenen, güçlü bir varlık olma yolunda.