Cennetin Doğusu bir tartışmayı hatırlattı. Romanın sonuna doğru, Adam Samuel ve Çinli uşak Lee bu hikayeyi tartışırlar. Tanrı’nın Kabil’e kötülüğe egemen olacağı yolunda bir söz verip vermediği üzerine kafa yorarlar.
Lee bu öyküden çok etkilenmiştir. İncil’deki açıklama onu tatmin etmez. Tanrı Kabil’e şöyle demektedir orada: “Elbette, eğer iyi davranırsan, yüzünü kaldırırsın; eğer kötü davranırsan, günah kapıda durur ve onun arzuları sana yönelir, ama sen ona egemen olacaksın.” Buradaki “sen ona egemen olacaksın” lafı ilgisini çeker, çünkü bu Kabil’e kötülüğün üstesinden geleceği yolunda bir teminat verildiği anlamına gelmektedir.
Bunun üzerine Tevrat’a başvurur Lee. Tevrat’ta bunun için başka bir ifade yer almaktadır. İbranice’deki ‘timşel’ sözcüğü bir kesinlikten çok bir olasılığa işaret eder. ‘Timşel,’ ‘yapabilirsin’ demektir. Yani kötülüğe egemen olabilirsin. Eğer istersen. Lee, seçimi tamamen insana bıraktığı için, bunun dünyanın belki de en önemli sözcüğü olduğunu söyler. İnsanın önünde iyiliğin yolunu açmaktadır çünkü.
“Milyonlarca inanmış insan ‘egemen ol’ buyruğuna uyuyor ve bütün ağırlıklarını itaat etme üzerine veriyorlar; milyonlarca başka inanan da o an ‘egemen olacaksın’ sözündeki yazgıya inanıyorlar ve yaptıkları hiçbir şeyin, yazgının akışını durduramayacağını sanıyorlar. Ama insanı yücelten ve tanrıların katına çıkaran ‘yapabilirsin’ sözcüğüdür, çünkü o güçsüzlüğü, kirlenmişliği içinde, kardeş katili olma durumunda, önemli bir seçim yapmak zorunda kalır. Yolunu seçebilir, bu yolu aşmak için savaşabilir ve yenebilir.