Ceset, iki farklı hikâyeden oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde, tren yolunda ölen çocuğun cesedini bulmaya çalışan yaşları on iki olan dört çocuğun hikâyesi anlatılıyor...
Bu hikayede bir sahne var ki beni inanılmaz etkiledi. Kitap tüm olayı bize anlatan Gordon'un bir sözü ile başlıyor; "En önemli şeyler, söylenmesi en zor olan şeylerdir. Çünkü kelimeler onları küçültür. Hayatınızdaki iyi şeylere yabancıların önem vermesini sağlamak çok zor"
Gordon işte tam da bu sözün gerçekleştiği bir olay yaşıyor tren yolunda. Dört arkadaş ( Vern, Teddy, Gordon, Chris )gece olunca ormanda kamp ateşi yakıp nöbet tutarken sıra Gordon'a geliyor. Orada bir Ceylan sahnesi var, anlatmaya kelimeler yetersiz kalır. Ordaki duyguyu yazar öyle bir vermiş ki bize, o Ceylan ile Gordon'un birbirlerine bakışlarını. Okurken tüylerim diken diken oldu. Çok duygulandım. Bu bakışı Gordon arkadaşlarına anlatmıyor çünkü o duyguları tam aktaramıyacağını düşünüyor. Yolculuk boyunca en iyi en temiz anısı olarak kendine saklıyor. İşte kitabın başındaki Gordon'un ne demek istediğini o sahneyi okurken daha bi' anlıyoruz. Ceset gerçekten harikaydı. İkinci hikayeyi pek beğenmedim. Bir grup liselinin silahla bir sınıfı esir almasını anlatıyor.
Sırf ilk hikaye için kitabı okuyun derim. Filmi de varmış. Yakın zamanda izleyeceğim...