Polisiye okumayı çok deven bir okuyucu olarak, Agatha Christie'nin tüm eserlerini okuyarak külliyatını tamamlamak hedefindeyim. Yazdığı öykülerle her seferinde okuyucusunu şaşırtan, tekrara düşmeyen, özgün, akıcı, duru bir anlatıma ve müthiş bir zekâya sahip kadın polisiye yazarların başında.
Ancak Köşkteki Esrar kitabı beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Kitabın konusuna kısaca değinirsek : Arkadaşı için yerine getireceği basit bir angaryanın onu uluslararası bir cinayet komplosunun tam ortasına düşürdüğü Anthony Cade'in hikayesini okuyoruz. Kitapta bize eşlik eden karakter diğer hikayelerinde de ara ara denk gördüğümüz müfettiş Battle. Fakat müfettiş Battle bu romanda oldukça geri planda kalmış. Daha çok aktif olmasını tercih ederdim. Bir de sanırım gözlerim Hercule Poirot veya Miss Marple aradı.
Diğer bir beni hayal kırıklığına uğrayan durum; hikayenin gereksiz uzatıldığını düşünmem. Bazı yerlerde oldukça duragan ve alakasız ilerlediğini ve okuyucunun okuma hızını azaltacağı kanısındayım.
Ancak yazarın kitabında siyasi olaylara değinmesi, demokrasi-krallık yönetimi konusunda düşüncelere yer vermesi bir okuyucu olarak benim oldukça hoşuma gitti. Onun kaleminden polisiye romanlarda da olsa bu tarz konu ve düşüncelere olaylar icin de yer vermesi oldukça keyifliydi.
Eğer yazarın Hercule Poirot ve Miss Marple kahramanları dışında kitaplarını okumak istiyorsanız, Köşkteki Esrar kitabını tavsiye edebilirim.
