Gerçekte Milliyetçilik nedir, Kimler gerçek Milliyetçi'dir?
Hikmet Kıvılcımlı, Milliyetçilik kavramını 1967'de şöyle açar:
“Milliyetçiliklerini yabancı sermayeye maske yapmak istemediler mi, konkret (somut] konularda sosyalistlerle yol arkadaşlığı etmek zorundadırlar.
Türkiye'de olsa olsa ancak 1000 kişide 1 kişi
gerçekten EMPERYALİZM ve KAPİTALİZM çıkarlarıyla kendi çıkarlarını paralel sayabilir."Türkiye'nin en az 40 yıllık yanılgısı ve yenilgisi, MİLLİYETÇİLİK sözcüğünün SOSYALİZM'den başka hiçbir anlama gelemeyeceğinin bir türlü kavranılmak istemeyişinden doğmuştur. Bu denklemi tersine çevirince de ayni sonucu buluruz.” (Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye'de Sosyalist
Konferansı İçin Çağrı, Sosyalist Gazetesi, Sayı 1, 20 Ocak
1967)
Hatırlayalım; Mustafa Kemal ve en azından bildiğimiz yakın dostlarından Hüsrev Gerede Samsun-Havza-Amasya aşamasında Bolşevizme de sıcak bakıyorlar, Kurtuluşa giden önemli seçeneklerden biri olarak görüyorlardı onu. Hatta Mustafa Kemal, Kazım Karabekir'e yazdığı bir mektupta, o günlerde 190 bin kişilik silahlı, donanımlı ve deneyimli bir orduya sahip olan Ermenilerin katliam ve işgallerine son verebilmek için derhal Bolşeviklerle görüşelim ve Anadolu'da Bolşevizmi kurmak için birlikte yapmamız gerekenleri hemen planlayalım, diyordu. Kazım Karabekir fanatik bir Antikomünist olduğu için Başkumandan Mustafa Kemal'in bu ivedilik taşıyan önerisini ustaca bir manevrayla savuşturur: “Şu anda kış şartları çok yoğun. Bir askerî harekât yapabilmemiz zaten mümkün görünmüyor. En azından bahara kadar bekleyelim", diyerek işi savsaklamayı başarır. Yani
atlatmış olur Mustafa Kemal'i. Hüsrev Gerede de Bolşevikliği benimseyebilecekleri şeklinde bir öneride bulunur Kazım Karabekir'e yine bir mektupta.
Kazım Karabekir, anılarını anlattığı kitaplarında bu mektup metinlerini yayımlar ve "Eğer engellemeseydik bunlar Bolşevizmi
benimseyeceklerdi ve uygulamaya kalkacaklardı”, diyerek eleştirir Mustafa Kemal ve onu en iyi anlayan yoldaşlarını. Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının geçen yüzyıldaki en önemli karşıdevrimidir bu ve başarılarıdır.
Tabii bu arada 1926'da Mustafa Kemal'e "İzmir Suikastı” adıyla anılan bir suikast girişiminde bulunulur. Bu suikastı Mustafa Kemal'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nda yer alan eski
silah arkadaşları önceden haber alırlar. Fakat başarılırsa iyi olur bizce de, diye düşünerek Mustafa Kemal'e hiç haber vermezler. Yine bilindiği gibi suikast,
Hakkımızda herhangi bir yanlış anlamaya yol açılmasın. Biz ne miyiz? Kim miyiz? Neyi mi savunuyoruz?
Biz Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı zaman Ege'de kan dökerek, ırza geçerek, işgallerle ilerleyen Batılı Emperyalistlerin maşası Yunan Ordusu'na karşı Yörük Ali Efe'nin çetesine 17 yaşında Kurtuluş Savaşı'na elde silah katılan ve Köyceğiz Kuvayimilliye askeri komutanlığına dek yükselen Hikmet Kıvılcımlı'nın öğrencileri ve devamcılarıyız.
Neyi mi savunuyoruz?
Ne diyordu Mustafa Kemal?
"Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücadeleyi öngören bir mesleği takip eden insanlarız." Yani bu toprakların "gerçek devrimcileriyiz"
İşte aynen bunu savunuyoruz. Ne bir eksik, ne bir fazla.
O zaman CHP'nin solluk iddiası (tabiî Bekaroğlu vb. gibi soytarıların da) tamamen bir kandırmacadır, bir düzenbazlıktır, sahtekârlıktır. Onlar, en domuzuna sağcıdırlar, Amerikancıdırlar, AB'cidirler. Özetçe, emperyalist uşağıdırlar. İktidar için, koltuk için o haydutlardan medet beklemektedirler.
Dolayısıyla da bir kez daha tekrarlayalım ki; bugünkü CHP'nin Mustafa Kemal'in ve Birinci Kuvayimilliyecilerin kurup yönettiği CHP'yle zerre kadar ilgisi, benzerliği yoktur. Bugünkü CHP Birinci Kuvayimilliyecilerin CHP'sinin tam karşıtıdır. Eski CHP Mustafa Kemal'in deyişiyle "bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı” verilen bir savaşın zaferi üzerine inşa edilmiş, o savaşın değerleriyle ideolojilendirilmiş bir CHP idi. Bugünkü ise ya da "Yeni CHP” ise emperyalizme yandaşlığı, uşaklığı, yerli işbirlikçi Parababalarının savunuculuğunu ideolojileştirmiş bir
partidir. Yani "Sahte CHP”dir bu.
Bu CHP'nin emperyalizmin bölgemiz ve ülkemizdeki projelerine karşı olmak şöyle dursun, onun destekçiliğini yapmanın dısında yapabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Dolayısıyla da bu CHP adında Halk bulunmasına rağmen Halkın düşmanı, Batılı Emperyalistlerle onların yerli ortaklarının dostu bir CHP'dir.
Bu CHP. Yeni Sevr'e giden yolda Meclisteki diğer Amerikancı partiler gibi AKP, MHP, HDP ve diğerleri gibi Batılı Emperyalistlere taşeronluk yapabilir ancak!