Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çiçeklerin Kültürü

Jack Goody

Çiçeklerin Kültürü Gönderileri

Çiçeklerin Kültürü kitaplarını, Çiçeklerin Kültürü sözleri ve alıntılarını, Çiçeklerin Kültürü yazarlarını, Çiçeklerin Kültürü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşıkların sevdiklerinin evlerinin kapılarına taç koydukları olurdu; bu aynı zamanda bir çocuğun dünyaya gelmiş olduğunun da işaretiydi. "Kapını çelenklerle süsle artık nihayet baba oldun." Yunanistan'da bir çocuk doğduğu zaman sekizinci gün için bir kutlama yapılır, bebek erkek ise kapıya zeytin yapraklarından yapılma bir taç, kız ise yün bir kurdele asılırdı.
Sayfa 111 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Gül edebiyatta çiçeklerin en güzeli, tanrıların memnuniyeti, Cupido'nun yastığı ve Aphrodite'in elbisesiydi.
Sayfa 95 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Genel olarak daha sivil bir alıcı kitlesine sahip olmakla birlikte, çiçeklerin edebiyattaki kullanımları sanattaki kullanım biçimine paralel gelişti. Dante Divina commedia'da [İlahi Komedya] çiçeklere pek çok gönderme yapmıştı, ama bunlar çoğunlukla dinsel bir bağlamdaydı. Ona göre, Dünyevi Cennet, Fra Angelico ve Benozzo Gozzoli'nin Kitab-ı Mukaddes'e değil Floransa'ya özgü bir biçimi takip eden eserlerinde görülen çiçek bahçelerine benziyordu.
Sayfa 258 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Edebiyatta Çicekler,Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
kestaneyi çizdirmek söylemi jargon değil anlaşılan !
Güller Meryem'in sevgisini, zambak onun saflığını, güçlü bakireliğini ve haşmetini, karanfil onun hoş kokusunu ve kurtarılmışlığını çağrıştırır. Portakal çiçeği, Kilise Babalarının Ezgilerin Ezgisi'nden esinlendiğini söyledikleri gibi, Meryem'in mistik bağlılığını sembolize eder. (İlk günaha karşı yemişini dikenleriyle koruyan) kestane de yine saflık, aynı zamanda da iffet anlamına gelir (kestane [chestnut) ve iffet [chastity] aynı etimolojik kökten, yani casta'dan gelirler). Fındık gibi incir de selametin, yeniden dirilişin ve yardımseverliğin bir sembolüdür. Antikçağ'da lüksün sembolü olan incir, Meryem'in yeni arife olarak bilinen meyvesi olmuştur. Oğlunun kurban edilmesiyle Meryem manevi kurtuluşa erişmiştir.
Sayfa 254 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
Dindışı bağlamlarda ise, kırmızı gül ilkbaharın ve aşkın işaretiydi; ama aynı zamanda ilahi kurbanın ya da şehidin kanını temsil ediyordu ve dikenlerinden dolayı ölümün de simgesiydi. Hıristiyan şairlere göre, "Meryem'in anneliği tüm cenneti ve dünyayı rahminde, tek bir yuvarlak gülün içinde taşımıştı. Çiçek imgelemi tek bir noktayı vurgulamaktan ziyade kapsayıcı bir nitelikteydi; çünkü Meryem Ana aynı zamanda bir zambak ve menekşe olarak görülüyordu. Öte yandan İsa'nın kendisi de, üzerinde kendi kan lekesi olan kırmızı bir gülle temsil ediliyordu; bir hikâyeye göre bu gülü, bir çelenk içinde, onu sevgide üstün tutan sultanın kızına sunmuştu.
Sayfa 228 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
+1
İslam'da bahçe en başından itibaren edebiyatta merkezi bir rol oynamıştı; çünkü cenneti temsil ediyordu. Hakikaten, Arap bahçeciliğini incelemek Arapça şiiri anlamak açısından elzemdir; zira Arapça şiirdeki iki janr olan nevriyat (çiçekler) ve ravziyrat (bahçeler) İspanyol- Arap şairleri arasında en popüler olanlardı ve bu durum Hıristiyan Avrupa için bir başka potansiyel model oluşturmuştu." İngilizce'de ve orijinal Yunanca Anthology'de (anthos'un logos'u; [derleme]') olduğu gibi, çiçek toplamak konuşma ya da şiir "çiçeklerinin" bir koleksiyonunu yapmak anlamına geliyordu." Aynı şekilde peristephanon, yani "taç" sözcüğü de Prudentius tarafından şehitlerin yaşamları üzerine yazdığı eserin başlığı olarak kullanılmıştı. İran edebiyatında çiçekler o denli geniş yer kaplar ki, bu konuda onunla sadece Çin ve daha sonra Batı'da zaman zaman ortaya çıkan Robert Herrick gibi kişilerin çalışmaları rekabet edebilir. İran'ın milli destan şairi Firdevsi M.S. 1010'da kızına çeyiz hazırlamak amacıyla Şehname eserini yazdığında, çoğunlukla ıslah edilmiş bitkiler içeren pek çok doğa tasvirine yer vermişti.
Sayfa 163 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
Reklam
nahif bir çelişki
Gül, cenazelerde yaygın bir biçimde kullanılmasına rağmen, Roma'da "bir zevk düşkünlüğü ve sefahat sembolü" haline gelmiş olduğu için kısmi bir yok oluş yaşadı. Cenaze bağlamında bile bir gösteriş öğesi, daha iyi değerlendirilebilecek bir kaynağın israfı olarak görülüp eleştirilmekten kurtulamamıştı. Jerome, başka kocaların karılarının tabutları üzerine koydukları menekşeler (violas), güller ve zambaklarla, Pammachius'un Paulina'nın anısını onurlandırmak üzere yaptığı hayır işleri arasındaki karşıtlığın altını çizmişti." Buradaki ahlak dersi açıktı: Böyle müsrif harcamalar yapacağınıza, onları kilise aracıliğıyla başkalarına veriniz. Clement'in çiçeklerin kullanımına tamamen karşı olduğu söylenemez; ama onlar sadece gereksinimler için kullanılmalı, lüks uğruna heba edilmemelidir; gereksinimler sağlıkla ilgili olduğu için, çiçeklerin tedavi amaçlı kullanımı teşvik edilmelidir." Çiçeklerden açık havada çimenliklerde keyif alınabilir; ama kapalı mekânlarda çelenk giymek "ince düşünceli insanların" yapacağı şey değildir." Dolayısıyla çiçeklerden yapılma taçlar doğal değildiler ve bir lüks olarak görülüyorlardı; ama hepsinden ziyade putlarla özdeşleştiriliyorlardı ve evlerin içine sokulmamalıydılar. Öte yandan, ölüleri ve tanrısal varlıkları etkileme aracı olarak reddedilen çiçeklerin, süsleme amaçlı kullanılmaları kabul edilebilirdi.
Sayfa 140 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
+1
Budizm, Hinduizm ya da Jainizm'in baskın olduğu yerlerde, çiçekler tanrılara yapılan sunuların önemli bir öğesini oluşturdu ve Siyah Afrika'da hâkim uygulama olan hayvan kurban etmenin yerini aldı; tıpkı Kitabı Mukaddes'te anlatılan, Yakub'a oğlu Ishak'ın yerine bir koyunu öldürmesinin, yani insan yerine bir hayvan kurban etmesinin emredildiği hikâyedeki gibi.
Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
şaşırtmadı hem de hiç..
Çiçek kültürü bir bakıma, zenginlik ve yoksulluk, aşırılık ve kısıtlama arasında gidip gelen kendi iç çelişkilerinin daima tehdidi altındadır. Ama doğasındaki iç çelişkiler bir tarafa, çiçek kültürü Akdeniz ve Yakındoğu'nun çoğu toplumunda derin kökler salmış, sadece eski İsrail'de reddedilmişti. Yukarıda gördüğümüz gibi, İsrailoğulları ne komşularının tanrılarına sunduğu kurbanları kabul etmişlerdi ne bu sunulara eşlik eden çelenkleri. Daha erken devirlerde kan kurbanı tanrılara yakarışın başlıca yollarından biri olmuştu ve okuryazar olmayan pek çok toplulukta yakın zamanlara değin uygulanagelmişti. Bunun yöntemi, bir hayvanın bir tanrı için öldürülmesi ve etinin dinsel cemaat tarafından. Robertson Smith'in klasik biçimde ama biraz da idealize ederek, ortak yemek ya da komünyon olarak betimlediği tarzda tüketilmesiydi.
Sayfa 114 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
Athenaeus yaptığı bir yorumda şunu da ekler: Sappho kurban töreninde çelenkler takılmasını emreder, "çünkü bir şey çiçeklerle ne kadar çok süslenirse, tanrıların gözünde o denli makbul olur". Roma'da da çiçeklerin dinsel bağlamlarda geniş bir kullanım alanı vardı.
Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar, Cağaloğlu, İstanbul.Kitabı okudu
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.