Çiçeklerin Zekası sözleri ve alıntılarını, Çiçeklerin Zekası kitap alıntılarını, Çiçeklerin Zekası en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yıllar geçtikçe, yaşamda karşılaştığımız çok sayıda kötü insan yüzünden, güvenimizi sarsabilecek tehlikelere karşı kendimizi korumamız gerekir. Fakat her her şeye rağmen , ideal bir insanlıkla ilgisi varmış gibi hareket etmeye, sevmeye ve umut etmeye devam edelim. Bu ideal, gördüğümüzden çok daha büyük bir gerçekliktir. Zira kuşbakışı gören birine göre deniz yüzeyindeki dalgalar suyun engin berraklığını nasıl bozmuyorsa, bireysel kusurlar da insanlığın genel saflığını ve masumiyetini bozmaz.
“Yaşamda maruz kaldığımız acı, ölüm, yaşlılık gibi bizi ezen çeşitli zorluklara karşı bahçemizdeki herhangi bir çiçeğin gösterdiği direncin yarısını ortaya koyabilseydik eğer, yazgımız şimdikinden çok daha farklı olabilirdi.”
Uysal, sessiz, itaatkâr, dalgın görünen, kendi halinde ve kaderine boyun eğdiğini düşündüğümüz bitki âlemi, aslında tam tersine kadere karşı en inatçı ve ateşli başkaldırıyı simgeler. Bitkiyi besleyen temel organ olan kökleri ayrılmaz bir şekilde toprağa bağlıdır. Yaşamda bizi zorlayan muazzam yasalardan hangisinin omuzlarımıza en büyük baskıyı yaptığını keşfetmek bizim için zor olsa da bitkiler için böyle değildir; bu yasa, bitkiyi doğumundan ölümüne kadar hareketsizliğe mahkûm eden yasadır. Bu yüzden yaşam mücadelesinde bitki, çabasını ilk nereye yoğunlaştırdığını bizden daha iyi bilir.
Bir keresinde biraz abartarak söylediğim gibi, -çünkü başyapıtlarından biri yeniden canlandırıldığında Shakespeare'in tüm sadık hayranlarını etkisi altına alan yumuşak ve nefis coşkusu içinde abartıdan kaçınmak imkânsızdır- tüm zamanların ve tüm ülkelerin edebiyatını inceledikten sonra, eski kralın trajedisinin şimdiye kadar yazılmış en güçlü, en geniş, en dokunaklı ve en yoğun şiiri oluşturduğunu söyleyebiliriz. Başka bir gezegenden, temsili ve yapay oyunun, insan tiyatrosunun ilk örneğinin, dört dörtlük sahnelenen en güzel şiirsel tiyatro oyununun hangisi olduğu sorulsaydı, bana öyle geliyor ki bu gereklilikteki en iyi hakemler, yeryüzünün tüm şairlerini görüştükten sonra oybirliğiyle Kral Lear'ı seçerlerdi. Ya da sadece bir an için, Yunan tiyatrosunun iki veya üç başyapıtını onun karşısına koyabilirlerdi; çünkü aslında Shakespeare yalnızca kendisiyle, dehasının başka bir mucizesiyle kıyaslanabilir: Danimarka prensi Hamlet'in trajik hikâyesiyle örneğin.
Yaşamda maruz kaldığımız acı, ölüm, yaşlılık gibi bizi ezen çeşitli zorluklara karşı bahçemizdeki herhangi bir çiçeğin gösterdiği direncin yarısını ortaya koyabilseydik eğer, yazgımız şimdikinden çok daha farklı olabilirdi
Uysal, sessiz, itaatkar, dalgın görünen, kendi halinde ve kaderine boyun eğdiğini düşündüğümüz bitki alemi, aslında tersine kadere karşı en inatçı ve ateşli başkaldırıyı simgeler.