"Küçümseme! Kızma! Küsme! Kimin ne olacağı, kimin kime, ne zaman, ne koşullarda muhtaç olacağı belli olmaz. Durmadan çalış! Bu obadan daha çok Kartal Savaşçısı çıkar... Börü de..."
Çiçi Han… Baş eğmedi. Hiçbir güç onu özgürlüğünden vazgeçiremedi. Çin'e bağlanmayı reddetti. Kandaşı Hohanyeh Han ise Çin'e bağlanmayı onursuzluk saymamıştı. Çiçi Han ona karşı çıktı, savaştı. Sonrasında… Atası Mete Han'ın izinde çizmeye çalıştı yazgısını. Onun düşlerine tutundu. Önce günbatısına yönelecek, ordu toplayıp güçlenecek ve kutlu başkent Ötüken Yış'ı geri alacaktı. Günbatısını yeni bir ülkü olarak sundu budununa. Acuna bakışını ve göç yönünü değiştirdi.
Orhun!
Düş ülkesi. Türklerin öz yurdu, ana yurdu, doğum
yeri, kanı, canı; Ötüken'in merkezi...
Orhun!
Efsanelerin, destanların kenti!
Hun, Orhun'suz öksüzdür. Orhun, Hun olmadan
yetim!
Bir dönem Türk kanı taşımayanların adım atması
yasaktı Orhun'a. Şimdi Orhun'dan uzak tutulan Türk!
...Herkes baş olma derdinde. Bunun için Çin'e uşaklık etmeyi bile kabul ediyor. Çok yazık!
..."Yirmi altı devlet aldım!" demişti Mete Tanhu "Yay
kullanan bütün kavimleri Hun yaptım!" demişti. Çiçi de yapacaktı bunu. İlerliyordu Çiçi Han ın ordusu.
...İyi bir eğitimden geçmişti Elçi Yin-şü. Bütün barbarları! incelemiş, tarihlerini okumuştu. Çok garip bir budundu bu Hunlar. Diğerlerine hiç benzemiyorlardı.Barışta, itaatkâr ve yumuşak, başsız kalınca sürü gibi
bilinçsiz, ama başlarına iyi bir lider geçerse, iyi bir han çıkar ve Hunları inandırırsa... O zaman acaip bir şeyler
oluyordu Hunlar'a.