Onlu düzen, Ulu Mete Tanhu zamanında, onun yerleştirdiği bir düzen olarak orduyla ilgili her durumda kullanılıyordu. En küçük birlik on kişiden oluşuyordu. On kişinin başındaki ordubaş, Onbaşı orunu taşırdı. Beş tane onluk, bir ellilik birlikti. Başlarında bir ellibaşı bulunuyordu. On tane onluk yani iki ellilikten oluşan yüz eratın başında yüzbaşı, on tane yüz kişilik birlikten oluşan birliğin başında da binbaşı kurunda bir ordubaş olurdu. Beş bin erin oluşturduğu beş binlik ise bingabaşı yönetiminde bulunurdu.
En büyük birlik on bin eratın oluşturduğu tümendi ki onlara da tümenbaşları ve şadlar ordubaşlık ederdi.
Savaş! Hun mesleği…
At ile birlikte doğmuş, at ile birlikte yaşayan er, atla bütünleşince kuru erat olmuş! Göçebe hayatını en büyük varlığı olan sürülerinin peşinde geçirirken atın üzerinde, gururlu… Uçsuz bucaksız bozkırları bu yüzden çok sever Hun. Özgürlüğünün sonsuz sınırlarını bulur
orada. Alabildiğine at koşturabilir. Yuvası sırtında… Bir o yana, bir bu yana göçerek, gittiği her yeri yurt bilerek yaşar. Yurt aslında çadırının adıdır. Dolayısıyla çadırını nereye kurarsa orası yurt olur. En büyük çadır, üzerindeki mavi göktür. Bu nedenle sevdalıdır Gök’e. Gök’ü sayar, sever. Çadırı Gök, bayrağı da güneştir.
Ey Gök Tanrı! Tayun sıradan bir savaşçı… Ne çadırı var ne eşi…
Denileni yapar, götürenle gider, kalanla kalır. Ne yaptı sana Tayun?
Yalnızca düşü var Tayun’un! Geleceğe dönük düşü!
Bir Hun'un çadırında, evinde, evdeşinin, çocuklarının yanında Çinli'nin işi ne? İste sonuç! Dost diye yanınıza alırsınız. Ekmeğinizi, aşınızı üleşirsiniz, ama o gider çaşıtlık yapar. İbret olsun bütün Hun budununa.