Hiç bir şey anlamadan başladığım romanları neden çok sevdiğimi bir kez daha fark ettim.
Kaçıncı şahısın dilinden dinlediğim Leyla, yanlış bir kurşunun hedefi olmuş bizi de ona ortak etmiş Leylaa.. Bu romanda bir Mecnun yok belki, işte buna hayat diyoruz. Biraz da ne "çok acı var!" Bazen bakmaya dayanamayıp değiştirdiğimiz kanalda, aman bize ne diyip kafamızı çevirip geçtiğimiz yolda, bazen evimizin tam ortasında şahit olduğumuz olaylar silsilesi, işte bu romanın tam da anlatmak istediği şey. Şiddet, acı, merhamet, sevgi, sevgisizlik, yoksulluk ile donanmış karakterler ve onların iç hesaplaşmaları ile bizi o apartmanın önünde seyirci haline getiriyor. Kim bilir bizim de söyleyecek bir çift sözümüz vardır belki Leyla'ya ?