Toplumsal cinsiyetin, domistifikasyonu üzerine, Feminist politika önemli birikimlere sahip olmasına rağmen, kendi arasında bölünmüş ve ayrı uçlara ayrılmıştır. Butler cinsiyet belası eserinde, cinsiyeti yapı söküme tabi tutarak, yeni bir tartışmanın, fitili ateşler. Butlere göre,Kadın ve Erkek dikotomosine dayanan, cinsiyet ikiliği toplumsal ve kültürel bir inşa, sosyal bir yapı olarak notmatifleşmiştir. İkili şekilde atanmış cinsiyet, aslında tarihsel ve toplumsal performatif süreçlerin eseridir. Cinsiyet ile ilgili yerleşik epistemolojilerin dışında, bir teori ile patriarkiye, neşter vurmaya çalışan Buutler, Focaultatan ilham aldığı quuer teorisi ile üçüncü dalga feminizm arasında, oldukça ilgi görmüştür.Cinsiyetin biyolojinin katı sınırlarına, hapis edilemeyeceğini öne süren butlerin, perfromatif cinsiyet teorisinin, cinsiyet ile ilgili yerleşik epistomoojilerce, kabul görmesi olası değil. Cinsiyetin evrimsel ve biyolojik majör süreçlerin eseri olduğu, Ortodoks bilimde kabul görür. Butlere en önemli itiraz, yine radikal feminist çevrelerden gelir. Butleri patriarkinin pasif müteffiği olmakla suçlayan radikal feminizm, performatif cinsiyetin, kadınlık ile ilgili ataerkil efsanelerin ve mitlerin yeniden canlanmasına, yol açtığını, bu yöndeki retoriğe hizmet ettiğini idda eder.