Çocuk Geliyor
Han KangÇocuk Geliyor Reviews
You can find Çocuk Geliyor reviews, Çocuk Geliyor book reviews, Çocuk Geliyor ratings on 1000Kitap.Score
8.3Out of 10
Han Kang'ın Çocuk Geliyor kitabını okumaya başladığımda karşı karşıya kaldığım duygular, kitabı bitirip kapağını kapattığında hissettiklerim, bu kitap hakkında muhakkak fikirlerimi paylaşmam gerektiği konusunda bir dürtü uyandırdı. April Yayıncılık tarafından yayımlanmış kitabın yazarı yine aynı yayınevi tarafından yayımlanmış Vejetaryen adlı
ÇOCUK GELİYOR-HAN KANG,166 sayfa
“Yağmur yağacak gibi.
Kendi kendine mırıldanıyorsun.
Gerçekten yağmur yağarsa ne yaparız…”
Yazarın;Vejetaryen ve Beyaz Kitap’tan sonra okuduğum üçüncü kitabı Çocuk Geliyor.Yürek burkan bir kitap.
Kitap gerçek olaylar üzerine yazılmış.Okurken masal gibi bir tadı,akıcılığı var ama içine girdiğinde,sayfaları
"Ruh kendi bedenini yanında ne kadar kalır acaba...
"Ruh bir kanat gibi çırpınır ve esintisi mum ışığını dalgalandırır mı acaba..."
Mayıs 1980 .Gwangju .Güney Kore tarihinde kara bir gün.
O dönemdeki olayların ardından ilan edilen sıkı yönetimi protesto eden öğrenciler ile askeri kuvvetler arasındaki çatışmalar, askerin aşırı şiddet uygulaması neticesinde olaylar büyümüş Yaklaşık 10 gün süren bu olaylarda da 170 kişinin öldüğü 730 kişinin tutuklandığı söylense de yüzlerce kişinin öldüğü binlerce kişinin ağır işkence gördüğü belirtiliyor. Olaylar Gwangju Ayaklanması olarak tarihe geçiyor.
Han Kang "Cocuk geliyor "da bu yaşananları farklı anlatım biçimleriyle ve farklı insanların bakış açısı ile anlatıyor. Bazen 1. Şahıs da bir kahraman konuşuyor, bazen üçüncü şahıs da yazar söz alıyor, bazen de bir diğerinde 'sen'diyerek anlatıyor, şiirsel,imgesel ve en önemlisi açıkça anlatıyor.Öyküler birbirinden bağımsız gibi görünse de oldukça etkileyici .Anlatması zor, yüreği burkan, iç acıtan cinsten.
168 syf.
·
Not rated
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
The year is 1980.
18 years of authoritarian rule was abolished by a military coup; The head of state was killed. However, thousands of people took to the streets in search of their rights. The list of what they want is as follows:
Provide sufficient wages for workers to survive at a minimum level
Let's transition to a democratic social order.
Press and media independence should be ensured.
Martial law should be lifted.
These simple demands were tried to be suppressed with brutal military interventions. Children and children were killed, people were accused of false trials, and they were subjected to torture and insults in prisons, which are described in detail in the book.
Location is Gwangju/South Korea
The author describes this incident, which is still happening in some countries around the world. But how does he really tell it? In some places he uses the second person singular, a type of narrator that I have never come across before and which I enjoy reading. The novel, which begins with a child's role in that resistance, progresses without slowing down with its interesting network of relationships, different writing styles, and different fiction. The novel is divided into chapters, and in each chapter we witness the thoughts and experiences of a person from the child's circle.
Then, when the book is finished, we put our hats in front of us and think for a while. We think about violence, the reasons for which we never understand, its consequences, the monster inside the human being, the potential monster inside the state.
Sene 1980. Yer Güney Kore, Gwangju.
Aylardır kaynayan bir kazan ülke.
Özellikle içinde yaşadığı ülkenin daha iyi olması için hayaller kuran gençler bağırıyor. Seslerini duyuyorlar. Kim duymaz ki gözlerinizin önünde gözlerinizin tam da içine bakanları?
Ama duymak yetmiyor.
Bugün de bir yerlerde sesini duyduklarınız ölüyor.
Onları öyle iyi biliyorsunuz ki. Eşit, bağımsız uçmak isteyen binlerce kanat kırılıyor, görüyorsunuz değil mi?
Kırılan bin kanat bin bir oluyor ertesinde.. Bin bir kırılıp bin iki..
.
Sene 1980. Çocuk geliyor! Çocuk yüreğinde bir kuş kanatlanıp geliyor.
Kendisiyle yaşıt komşusunun omuzuna konuyor, annesinin avuçlarına düşüyor,beraber ölüleri topladığı ablanın göz bebeği oluyor..
Han Kang 10 gün süren mücadelenin psikolojik otopsisini yapıyor.
Dişlerimi birbirine kenetledim,göğüs kafesimin sıkıştığını hissettim okurken.
Bir mumun alevindeki titreyiş gibi. Yandıkça azalan o mum gibi..
Han Kang cümleleriyle un ufak ediyor sizi,bir toz zerreciği gibi kalıyorsunuz. Vejeteryan’da tattığım edebi zevk Çocuk Geliyor’da edebiyatın gücüne dönüştü.
Evet edebiyat gülümsetir,edebiyat hayal kurdurur, edebiyat ellerinizden tutar yeni bir evren sunar size.
Ve evet edebiyat deşer! İçinizde yaşama,umuda ve gerçeğe dair ne varsa onları ayaklandırır!
Kimi zaman arka bahçenizi kazdırır,kimi zaman fersah fersah ötedeki topraklara ağıt yaktırır.
Evet,edebiyat parçalar!
.
Çeviride Kore edebiyatına dair ne biliyorsak bunda muhakkak azımsanmayacak denli büyük katkısı olan Göksel Türközü yer almakta~