Sivil İtaatsizlik

Cogito - Sayı 67

Cogito Dergisi

Cogito - Sayı 67 Gönderileri

Cogito - Sayı 67 kitaplarını, Cogito - Sayı 67 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 67 yazarlarını, Cogito - Sayı 67 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beynin sag yarim kuresi ve solaklık
Elde ettikleri sonuçlara göre, solaklar sağ- laklara göre yalanı anlamakta önemli ölçüde daha iyiler, Kişinin güvenirliği- ni belirleme konusunda her ne kadar solaklar ve sağlaklar grubu benzer sayıda ipuçlarından -konuşma tarzı, yüz ifadesi, beden dili ve "net ifade etmedikleri" ipuçlarından yararlandıklarını belirtseler de, solaklar kişinin ita- desinin içeriğinden çok, görsel ipuçlarına başvurmuştur. Araştırmacılar, solakların "düşünmedeki esneklikleri" ve "görsel temelli bir süreç i işletmele- rínın, iletişimdeki inceliklere gösterdikleri daha büyük duyarlılığın nedenini açıklayabilir şeklinde yorumda bulunmuşlardır. Öfkeli bir bakış ile korku dolu bir bakış arasındaki
Sayfa 313Kitabı okudu
Solaklar haya tın en sıradan işlemlerini yaparken bile zorlanmaya yazgılılar, ayrıca her iş- lerinin yokuşa sürülmesine boyun eğmek zorundalar. Belki daha beteri bu- nun farkına bile varmıyorlar, kanıksamak, kabullenmek, teslim olmak böy le bir şey olmalı.
Sayfa 304Kitabı okudu
Reklam
Kimlik siyaseti ve anayasi
Vatandaşlık, sadece bir hukuki statü değil, aynı zamanda temel bir hak- tır. Anayasal çerçevede de, ancak ve ancak temel hak olma niteliğiyle düzen- lenmelidir. Bir anayasal düzenleme vatandaşlara ne ad verileceğiyle ilgilen- mez. Vatandaşlığa ilişkin anayasal hükümler sadece bu hakkı tanımlamalı ve güvence altına almalıdır. Daha ötesi anayasaların işi değildir.
Sayfa 246 - Ozan ErozdenKitabı okudu
Sonuç Yerine: Anayasada Vatandaşlık Düzenlemesi Nasıl Olmalı? Etnik Türk olmayanların da Türk olarak adlandırılmasını öngören bir hu- kuki düzenlemenin sivil, kapsayıcı milliyetçilik anlayışını içerdiğini düşün- mek için, esasında, "Türk" olabilmenin etnik olarak Türk olmayanlar açısın- dan arzu edilen bir durum olduğunu varsaymak gerekir. Eğer "Türk" olma- nın dünyaya bedel olmak ya da mutlu olmak gibisinden anlamlar içerdiğini düşünüyorsanız, etnik Türk olmayanlara da "Türk" olabilme imkânının ta- nınmış olması, tabii ki, önemli bir jesttir. Bu jesti yaparken, etnik Türk olma- yanların vatandaşlık itibarıyla "Türk" olarak adlandırılmaya itirazları olup olmayacağı, gene tabii ki, hiç düşünülmez. Çünkü, "Türk" olmak zaten mut- luluktur. İroniyi bir kenara bırakırsak, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında va- tandaşlığı düzenleyen maddelerin birinci cümleleri itibarıyla kapsayıcı mil- liyetçilik anlayışını dile getirdiğini düşünmek için etnik Türklüğü yücelten, ya da en azından diğer etnik hallere nazaran daha olumlayan bir perspekti- fe sahip olmak gerekir. Aksi halde, bunu asimilasyonculuğun incelikten ta- mamen yoksun bir şekilde ifade edilmesi olarak değerlendirmek daha yerinde olur
Sayfa 245Kitabı okudu
Ataturk 'u kullanmak ya dasuistimal etmek
12 Eylül darbesi izlenen politikaları Atatürk'e referansla meşrulaştırmak işini çok daha öteye götürür.
Sayfa 244Kitabı okudu
2.dunya savasinin milliyetcilik uzerine etkisi
Zaten, kronolojik olarak, 1924 Anayasası'nı hazırlayanların etnik milliyetçilik - sivil milli yetçilik arasındaki farkı bilmelerine imkân yoktur, çünkü bu ayrım henüz kuramsal olarak ortaya atılmış değildir. Bu ayrım, hem dünyada hem de Türkiye'de II. Dünya Savaşı'nın so nunda ortaya çıkar. Hans Kohn, erken uluslaşma - geç uluslaşma ölçütüne dayalı olarak Batı milliyetçiliği - Doğu milliyetçiliği ayrımını geliştirdiği "The Idea of Nationalism' başlık li eserini ilk olarak 1944'te yayımlar. Kan bağı esasına dayalı vatandaşık ile toprak bağı esa sına dayalı vatandaşlık ölçütleri üzerinden Alman milliyetçiliği - Fransız milliyetçiliği ay- rımı da Jacques Droz tarafından 1949'da geliştirilir. Bunlar, esasında, II. Dünya Savaşı'nın ırkçılığın alabileceği korkunç boyutu göstermesi sonucunda içine düşülen dehşeti, ırkçılık la aynı kaynaktan beslenen milliyetçilikten tümden vazgeçmeden aşmaya yönelik düşünsel çabalardır. (Kohn'un Doğu-Batı ayrımında Almanya'nın Doğu'da kaldığı hatırlanmalıdır.)
Sayfa 242Kitabı okudu
Reklam
Son yazılarından birinde Marguerite Duras, "yetmiş, seksen, doksan yıldır bir kadın tarafından yazılmış hiçbir oyun [Paris'te] ya da belki de Avrupa'nın hiçbir yerinde sahnelenmedi. Bunu kendi başıma fark ettim. Hiç kimse bunu bana söylemedi. Ancak bu herkesin gözleri önünde olan bir şeydi der. Du- ras için acı verici olan silinmişlik, sadece bir kadın tarafından yazılmış hiç bir oyunun oynanmamış olması değil, aynı zamanda bunu kimsenin fark et memiş olduğu gerçeğidir
Sayfa 190Kitabı okudu
İktidarı en çok bir iktidar talep etmeden itaat etmeyenler korkutur. İkti- dar en çok kendisini yenmeyi ve ele geçirmeyi isteyenleri sever. İktidar isteyenler iktidarı ele geçirdiklerini sandıkları anda iktidar tarafından tutsak edilmiş olurlar. Oysa iktidarsız itaatsizlik, bir şey talep etmeden sadece taleplere uyma- yarak, karşı çıkmadan sadece
Sayfa 188 - Selcuk Candansayar alintisiKitabı okudu
Baba,iktidar ve Tragedya
Ikireikli bir umuttur bu; baba sürekli ilerde büyüyüp adam olduğunda ik tidarı yenmesi için yapması gereken 'doğruları oğluna göstermeye, anlatnik ya ve bu yolla onu yetiştirmeye çabalar. Hayat çok acımasızdıre anlatma yada güçlü olmayanın hayatta kalma şansı yoktur, kendisini ezdihdek İçin yapması gerekenler vardır, şöyle şöyle yaparsa
Vicdan ve Problem Cozme
Şöyle ki, eğer vicdan sahibiysek ve eleştiri yeteneğimiz varsa, yani aklımızı bu yönde kullanabiliyorsak, neredeyse doğal- lıkla, karşı karşıya kalınan haksızlıkları, beliren adaletsizlikleri bir problem olarak görürüz. Bu anlamıyla ortadaki problemin kişinin özel problemi olup olmadığı gibi bir soru geçersizdir, çünkü kişi bir problemi üstlendiği ölçüde, bir arızayı bir problem olarak tespit ettiği sürece, bu problem onun öznellik konumumu belirler. Yani kişi o problem üzerinden özne olur. Örneğin, be- nim yaşanmış bir şiddeti problem olarak ortaya koymam için o şiddeti yaşamış olmam gerekmez, eğer eleştiri kabiliyetim ve vicdanım bana o şiddetin bir problem olduğunu fark ettiriyorsa, yaşamın gidişatında onarılması gere ken bir sorun olarak ortaya koyuyorsa, ben bu şiddeti, bu olayı sorunsallaş tırdığım ölçüde bir problemi tespit etmiş olurum ve böylece problemin çözü-müne yönelik de bir adım atmış olurym
Sayfa 161Kitabı okudu
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.