Coğrafyadan Vatana

Remzi Oğuz Arık

Oldest Coğrafyadan Vatana Posts

You can find Oldest Coğrafyadan Vatana books, oldest Coğrafyadan Vatana quotes and quotes, oldest Coğrafyadan Vatana authors, oldest Coğrafyadan Vatana reviews and reviews on 1000Kitap.
Bu vatana yeniden gelecekler ve bu millete katılacaklar için gerekli şartları koşmasına minnetle boyun eğeceksiniz.
Sayfa 16 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Milliyetçiliğimizin yüksek vasfı : ileriliğin , yeniliğin aşıkı olmasıdır.
Sayfa 51 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
Reklam
Paris'te Anadolu'dan gelen öğrencilere kalbini açarak, şevkle kucaklamıştı. Nurettin Topçu Paris yıllarını ve R. O. Arık'ı şöyle değerlendirir: "(...) Tazimattan, Meşrutiyetten beri garba gidildi... Herşey alındı... İşleyen zekalar mütemadiyen düşünüyordu: "Garbtan makine, manikür, kıyafet, ne varsa getirdik; hatta ilmi eserleri naklettik. Yine kurtuluş alametleri yok! Neydi bunun sebebi?..." Paris'te R. Oğuz Arık denen harikulade erkan-ı harbi tanıyışımla bu muamma bende çözüldü. Biz o zamana kadar Paris'i Anadolu'ya getirmişiz. İstila bizi sakatlamış. Remzi Anadolu'yu Paris'e götürmüştü... Anadolu'nun güneşi olan bu muazzam insan da Paris'te Anadolu'nun rengi, sembolü olmuştu. "Uyan be Anadolu çocuğu sen kendini kurtaramazsan, seni kim kurtaracak?" (...) Remzi Oğuz Arık Paris'te bulunduğu müddetçe, oraya giden Türk çocukları, orada şaşkın ve garip değillerdi, sahipsiz değillerdi. Orada Anadolu davasını, aşkını buluyorlardı... Avrupa'nın merkezlerine kalbinde nefsine güvensizlik, ciğerlerinde yorgunluk, benzinde uçuklukla giden, zorbalıklara tahammül etmeye, kuvvetliden korkmaya alışmış, sinmiş ve bu yüzden kurnazlığı ideal sanmış Anadolu çocukları Remzi'ye dönüp; "Biz mi memleket ve medeniyet kuracağız?" "Biz mi tarih kurtaracağız" diyerek küçüle küçüle sordukları zaman o iman abidesi şahlanıyordu; "Elbette sen kurtaracaksın! Değilse niye geldin? Avrupa'da ne arıyorsun? Diploma mı götüreceksin? Seni gönderen Anadolu'ya karşı bezirganlık mı yapacaksın?" Hepimizin kalbinde onun vicdanından serpilmiş kıvılcımlar vardır.
R. Oğuz Arık'a göre; "Bugünkü tekniğin, bilimin ve tenkidin gevşetip yıktığı idealler, disiplinler ortasında ayakta duran tek ideolojidir... Milliyetçiliğin ihtiras halinde benimsediği gaye: Sürü cemiyet değil, herbiri şahsiyet haline yükselmiş şuurlu teklerden doğan millettir."
Bir kere vatan Türk vatanı, devlet Türk devleti, millet Türk milletidir. Bu basit gibi görünen gerçekleri içimizde duymak, dilimizde söylemek için 900 yıl beklediğimizi düşününüz: O zaman basit gerçeklerin ne kadar büyük nimetler olduğunu anlarsınız. Bu merhalede milliyetçiliğimiz bütün açıklığı ile Anavatana yönelmiştir.
Sermayeyi tanrılaştıran, memleketleri buhrandan buhrana götürmüş bir sermaye tahakkümüne izin vermemek milliyetçiliğimizin ruhundadır. Sermayenin milletteki başka kudretler, başka müesseseler zararına zalim ve şuursuz bir üstünlük olmasına, milletin bütün manasını, bütün zekasını, bütün sanat imkanlarını ezmesine izin vermeyen milliyetçilik.
Reklam
Ömrümüz tatsız, umutsuz, aydınlıksız geçiyor, dostum. Hayat ilerliyor. Temmuz 15'de elli yaşıma girmekteyim. Şu yarım asrın özü ne oldu? Hep hüsran, hep aldanmak, hep yeniden başlamak ve yollara yeniden dökülmek. Yani bizim neslin akıbeti de taayyün etmiş gibi
Kur'an hocamız, diğer iyi sesliler gibi, Veli'yi de sever, ona da "ayrı bir gözle bakardı". Fakat Veli, hafızlarla çok düşüp kalktığından mıdır nedir; okurken hep dilini eğer büker; gerek okuyan, gerek dinleyen bir Türk için bulandıracak bir Arap gösterişine özenirdi. Halbuki İsmail Efendi, gırtlağını bozmayan, yalancık şive yapmayan, yapanları hoş görmeyen, Arap gibi okumayı lüzumsuz, sevimsiz bir taklit bilen Anadoluluydu.
Demokrasinin esasını teşkil eden halk, milliyetçinin her zaman dayanağı olmasa da daima hedef bildiği baş realitedir. Ve denebilir ki milliyetçiliğin mistik unsurunu, mukaddes unsurunu tarihten önce, halk meydana getirir. Bu ikiz kardeşin birleştiği öteki ana nokta: İkisinin de teklere şahsiyet vermesi veya tekin şahsiyete ermesiyle hakikat olabilmesidir. Gerçekten de; ferdin, ne olduğunu, hangi misyonu yerine getirmek için şu dünyada bulunduğunu bilmediği yerde milliyetçilikten bahsolunması sadece bir taklit, bir politika oyunudur. Bunun gibi, fertleri şahsiyet kazanmamış olan cemiyetlerde de demokrasi tam olarak gerçekleşemez.
204 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.