Eğitim alanında yaşanan en büyük dönüşüm zekâ kavramındaki farklılaşma oldu. "Zihnin öğrenme, öğrenilenlerden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilmesi" olarak tanımlanan zekânın, önceleri tek ve sabit olduğu ve bu yüzden de asla değiştirilemeyeceği, zekânın niceliksel olarak ölçülebilir ve tek bir sayıya indirgenebilir olduğu görüşü hâkimken artık "bireyin kalıtımla dünyaya birlikte getirdiği zekâ kapasitesinin geliştirilebilir, değiştirilebilir olduğu; zekânın çoğul olduğu ve bu çoğulluğun çeşitli yollarla sergilenebileceği, zekânın sayısal olarak hesaplanamayacağı görüşü benimsenmeye başlandı."
(Giriş'ten)