Mustafa Kemal için askeri okula gitmeyi mantıklı bir neden de, yetim bir çocuk için devletin en müşfik baba olmasıdır. Askerî mektep hem yatılı okuma imkânı vermekte hem de ilerisi için bir iş garantisi sunmaktadır…
Mustafa Kemal kim bilir kendisini ne kadar yalnız hissetmiştir? Bunu bilmek zor;ancak yıllar sonra Nutuk'ta kullandığı , ' imansız idiler, cebin (korkak) idiler, cahil idiler,' ifadelerinden oldukça sinirlendiği sonucuna varmak mümkündür.
Halide Edip;
Onca erkeğin arasında bağımsız bir kadın olarak bozkırın ortasında birçok görev üstlenecektir.
Muhalif bir sürgün olmaktansa makbul bir ‘hoca’ olarak 1964’te vefat etmiştir.
''Öyle ki, 1919 yılında henüz 21 yaşında iken Fenerbahçe Spor Kulübü'nün reisliğini üstlenir. Fenerbahçe'nin işgal güçlerinin karma futbol takımlarıyla karşılaşıp kazandığı ve böylece esir şehir İstanbul haklına moral verdiği maç, Ömer Faruk Efendi'nin başkanlığı zamanında oynanmıştır.''
Savaştan yorgun düşmüş bir halkı ulusal çapta bir direnişe ikna etmek öyle kolay değildir. Direniş çabaları ilk başta yerel boyutta tezahür etmiştir. Birbirinden kopuk bu mahalli direnişlere ulusal bir nitelik kazandıran Mustafa Kemal olacaktır. Denebilir ki kendisinin alameti farikası da aslında budur.
1927'de toplanan Türk Kadınlar Birliği Kongresi'nde önce belediye, sonra mebusluk seçimlerinde birliğin aday çıkarması gündeme gelir. Yine önlerine çıkarılan "kadınların siyasi haklara sahip olmadıkları" gerekçesiyle aday çıkaramayacakları engelini, "feminist erkek" aday Kenan Bey'i birliğin namzedi olarak göstererek aşmaya çalışırlar. Fakat Kenan Bey'in tepkiler nedeniyle geri adım atması üzerine kadınlar yine yalnız kalır. Ancak belki de buna çok şaşırmamak gerekir; KAFALARINI EVDEN HER ÇIKARDIKLARINDA YÜZYILLARDIR BAŞLARINA GELEN DE BU DEĞİL MİDİR?