Bu kitap çok karamsar bir varoluşçu kardeşimiz tarafından (kendi karamsarlığımız yetmiyormuş gibi) çürümeye yüz tutmuş ruhlara veya ipleri bir hayli incelmiş şekilde hayata tutunanlara acı bir reçete sunmakta. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, siyah-beyaz(bjk hariç), yaşam-ölüm vs. her şeyin masaya yatırıldığı bu kitaptaki sayfaların derin boşluğunda (hiçliğinde) buluyorsunuz kendinizi.
Felsefi olarak mana çıkartılacak çok şey bulabilirsiniz, düşüncelerinizi gözden de geçirebilirsiniz ama illa bunu yapacaksanız daha sağlıklı bir ruh haline sahip başka yazarlar okumakta fayda var derim size. Örneğin Nietzsche'yi tavsiye ederim. (E.M. Cioran'a nazaran biraz daha az karamsar)
Kitabı beğendim mi peki? Bilemedim, kitaptaki konuların ağırlığı dildeki ağırlıkla birleşince benim gibi üşengeçler için ideal bir okuma alanı oluşmuyor. Okurken yoruldum desem dünyanın en büyük yalanı olur ama bende yalan yok efendim.. Tek neden bunlar değil. Ayrıca sosyalojik olarak koyduğu tanılara ilişkin sunmuş olduğu reçetenin tedaviye bir katkısının olmayacağı kanısındayım. Nedir bu sürekli gevelediğim reçete diye merak ediyorsunuzdur belki? Hipoaristokrat yeminimi bozup kitaptaki mahremiyetten bahsetmek olmaz dostlar.
Bir felsefe sever olarak kitaba puanım 5
Sevgi içimizde (anlamlı tek reçete)