Yalnız ve aç bir adam,
karanlık bir oda
ve toparlama çabasıyla tümden dağılan, avare bir hayat…
Veysel Nazlı’nın titizlikle işlediği “Dağılma”, “Oblomovcu” bir tembellikle Dostoyevski hırsı ve öfkesini bünyesinde barındırıyor; siz okuyucularımıza açlıkla besili ağır bir depresyonun hikâyesini sunuyor…
Tekdüze olarak betimlediği günlerin yarısını uykuda geçiren, diğer yarısında da tekrar uykusuna dönmek üzere koşturmaca içerisinde olan başkahraman, bütün serüvenini derin bir yoksunluk içinde sürdürüyor.
Açlıkla, yalnızlıkla, onu takip eden karanlık düşünceler veya sıradan insanlarla savaşı bitmeyen kahraman; biteviye günlerini ancak bu sıradan insanların koşturmacasını ve mücadele ettiği acı gerçekleri yazarak, tekrar sancılı uykusuna dönüyor.
Veysel Nazlı, Dağılma ile birlikte sizlere tam olarak karnını suyla doyurmanın acizliğini, pesimistliğin en uç noktalarını, rüya evreninde geçip giden zamanı, kısacası; toparlamaya çalışmanın dağıttığı aciz ve avare bir hayatı gözler önüne seriyor.