Ahlak bekçisi Avrupa toplumuna karışmaya gelmiş, ancak karışacak bir toplum bulamamış; Amerikalı kimliğiyle hep bir yerlerde sırıtmış olan Daisy Miller’ın hikayesi.
Daisy’nin hem Amerikalı hem de kadın olması, toplumun negatif tepkisini üzerine çekmesine daha fazla olanak sağlamıştır. Amerikalı bir kız, kültürü yok; toplum içinde, Avrupa toplumu içinde, nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Erkeklerle konuşuyor, yaşı gereği onlarla eğlenip, ilişkiler kuruyor. Erkekler ise ondan diğerlerine yaptıkları gibi ‘naif, hanımefendi ‘ kelimelerini kullanarak değil ‘güzel, flörtöz’ kelimeleriyle bahsediyor. Kültürünü, dini inançlarıyla bir tutmuş her toplumda olduğu gibi birinin başına gelen bir hastalık, işlediği günahların sonucu olarak biliniyor. Yani Daisy’nin hasta olmasının tek sebebi; erkeklerle gezmesi, özgürlüğüne düşkün olması, uyarılara rağmen kendini bir kalıba sokmayı reddedip kimliğini gittiği her yere götürmesiydi.
Daisy Miller’ı, edebiyatta modern kadına ulaşmaya başladığımızı gösteren ufak bir sembol olarak kabul ettim ben. Kadın bedenlerimizde ahlak, din algısıyla ve toplum baskısıyla bastırılan insanlığımızı su yüzüne çıkarmaya başlıyoruz Daisy karakteriyle. İyi okumalar.