Daha ötelerdeki, ne olduğu hiç bilinmeyen, uzaktaki evrenin baskısı altındaydı. Bu bilinmeyen evren bilinci, uzaklardan kopup gelen bir fırtına gibi kendisini buluyor, başının üzerinde gümbürdeyip sonra yine diniyordu.
"Hayır, hayır, zamsız sekiz yüz yen... Hanımlar, bu güzel çantalardan birini de sizlere şükran borcumu ödemek üzere içinizden birine takdim edeceğim. Armağan olarak, parasız."