«kapı dardı, çok dardı haklısın ama bir “evet”inle küçülürdüm, un ufak olurdum. Gerekirse sen’de yok olurdum; lakin o kapı’dan “ikimiz” birlikte geçerdik. İnsan insanı sevmeli ama kavuşmalı da…»
Ah! Sevdiğimiz ruhun üzerine eğilerek, orada bir aynadan görür gibi hangi görüntüyü verdiğimizi görebilseydik sadece! Kendimizi okuduğumuz gibi, hatta daha iyi okuyabilseydik keşke başkalarını! O zaman şefkat ne kadar huzurlu yaşanır, aşk ne kadar saf olurdu!
Hayatın dalgalanmaları, onun ruhuna dinlenip nefes alacak hiç zaman bırakmamış olabilir mi? Aşkın güzel görüntüsünün yansıması neye dönüşüyor burada böyle?
Hayran olduğun ortak şeyde kendinden geçercesine buluşmak. Bana öyle geliyor ki, senin hayran olduğunu bildiğim şeye hayranlığımın nedeni, seni tam da orada yeniden bulabilmek.