Darağacında Kan Sesleri Bir Celladın Anıları

Ali Yıldırım

Quotes

See All
Cellatlar mahkûmun başını kestikten sonra o başı alırlar ve öldürdükleri kişinin koltuğunun altına koyarlardı. Boynu vurulan bir Müslüman değil ise kesilen kelle öldürülen kişinin bacaklarının arasına konulurdu. Kelleyi koltuğa almak deyimi buradan gelir.
Beylerbeyi sarayını yakmaya teşebbüs ettikleri esnada suçüstü yakalandıkları söylenilen iki kişi kazığa çakılmışlardı. Bunlardan biri aradan bir gün geçtiği halde, hâlâ nefes alıyordu.
Reklam
İdam cezaları, İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nda, Ankara'da Samanpazarı'nda, İzmir'de Konak Meydanı'nda herkesin gözü önünde adeta bir gösteri şeklinde gerçekleştiriliyordu.
İdam cezası, mahkûmların mensup olduğu din ve mezhebin hususi günlerinde infaz olunmaz. Mahkûmlar birkaç kişi olursa birbirlerinin karşısında asılmazlar. Gebe kadınlar doğurmadıkça, akıl hastalığına düçar olanlar iyileşmedikçe idam cezası infaz olunmaz.
"13 Mart 1554'de Sinan Paşa, Galata'da bir Macar yahut da bir Hırvat köleyi, kolları haç biçiminde asılmış vaziyette çiviletti. Her iki bacak kemiğinden çivilerle tahtaya çaktırdı, akşama doğru idam edilinceye kadar bütün gün orada kaldı. Bu kölenin suçu kaçıp özgürlüğüne kavuşmak istemesiydi." (Hans Dernschvvam, İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü, çev. Yaşar Önen, Kültür BaLYay.,Mersin 1992.sf.99)
Ölüm Cezası
Ölüm cezası en ince tasarlanmış cinayetten daha korkunç bir cinayet örneğidir. Hiçbir cani kolektif bir biçimde planlayarak, inceden inceye düşünerek, kurbanına hiçbir kurtuluş hakkı tanımayarak ve kurbanına önceden onu öldüreceğini haber vererek bir cinayet işleyemez. Bu en inceden inceye tasarlanmış cinayet işleme yetkisi yalnız ve yalnız devlete aittir.
Reklam
Adalet hep yaralı ve eksik kalır. Ama söz konusu olan bir insanın yaşamı, idam cezası oldu mu en küçük bir yanılma payına, küçük bir hata payına müsamaha göstermek felaket olur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.