Gazeteci, edebiyat eleştirmeni ve komünist bir lider olan Julius Fuçik 1942 yılında Gestapo tarafından tutuklanır.Henüz kırk yaşındayken Berlin'de idam edilir.Sorgusu, yargılanması sırasında (yaklaşık 18 ay)işkence görür.Pek çok yoldaşının ortadan yok oluşuna tanıklık eder.
Alman asıllı Çek SS nöbetçisi Adolf Kolinski bir gün " ...Birine göndermek istediğin bir haber var mı?Ya da...yazmak ister misin? Hemen basılsın diye değil, anlıyor musun, gelecekte basılır.Buraya nasıl geldin, sana ihanet eden oldu mu, kim nasıl davrandı.Yaz ki, bilgin seninle ölüp gitmesin." der.
Kâğıt ve kalem getirir, Julius Fuçik'e sonrasında da yazdığı her sayfayı dışarıya taşır.
Kitap bu sayfaların bir araya getirilmesi ile 1945'te yayımlanır.
Julius Fuçik tutuklanmasından itibaren başından geçenleri anlatır.İhanet edenlerin yanı sıra kendisi ile aynı cephede savaşan arkadaşlarından bahseder. İşkencecilerin adlarını verirken, Kolinski gibi düşman saflarında, düşmanla çarpışma adına, içeridekilere yardım etmek amacıyla en önemlisi dışarıyla bağlantılarını sağlama adına büyük bir tehlikeyi göze alarak düşman saflarına geçenlerden bahseder.
Çok ama çok etkileyici bir kitaptı.
İnsanların uyanmaları için daha kaç yüzyıl geçmesi gerekecek? İnsanlık ilerleyebilmek için kaç bin hapishane hücresinde volta attı acaba? Ve daha kaç bin hücrede volta atması gerekecek?
"Bir kez daha yineliyorum, bizler mutluluk için yaşadık, bunun için mücadeleye girdik ve bunun için ölüyoruz. Hüzün adımızla anılmasın."
Dar Ağacından notlar sıradan bir kitap değil, mücadele, direnişin, inancın ve hayata tutunmanın kitabı.
Kitaptaki(Hayatteki) Julius Fuçik karakteri öylesine bir karakter değil tabir-i caiz ise davası uğruna ölesiye bir karakter. Faşizm ile mücadele eden ve davaları için ölümü hiçe sayan insanların yaşadıklarını anlatan okunası bir kitap. İyi okumalar...