1988 yılından bu yana kesintisiz süren Daskyleion kazısı, ilk kazı sezonundan itibaren, her bir arkeolojik malzeme ve bilginin titizce belgelenip korunduğu misyonu ile Bizans seramik tarihine de önemli veriler sağlamıştır. Bölgenin tarihi coğrafyası ile uyumlu buluntular, ne yazık ki kontekstlerinden kopuktur. Büyük ve derin tahrip çukurlarında Bizans ve önceki dönemlere ait buluntular sürekli birarada ele geçmiştir. Daskyleion’un Roma dönemi boyunca yerleşiminin devam ettiğini gösteren arkeolojik buluntu azdır. Henüz az sayıdaki İ.S. 4–5. yüzyıl Geç Roma/Erken Bizans seramiği de bu tabloyu desteklemektedir. Bizans döneminde ise kent yeniden önem kazanmaya başlar. Özellikle geç 12.–13. yüzyıla ait çok sayıda sırlı seramik buluntu Hisartepe’nin üst kesiminde yoğun nüfusa işaret eder. Bu yerleşimi çevreleyen çağdaş kale duvarları ve tepenin doğu kenarında giriş kapısı ile kapıyı koruyan kule kısmen mevcut durumdadır. Surun güney yamaçlarındaki tepenin güneydoğu eteğinin biraz üstündeki Bizans mezarları da yoğun tahribat almıştır. Bizans dönemi seramik buluntu yoğunluğu 12. yüzyılın ikinci yarısı14. yüzyıl başı aralığını göstermesine karşın, bu kronolojiyi ayrıntılandırmaya izin verecek stratigrafi korunmamıştır. Yine de çağdaş pek çok Bizans yerleşimlerinden ele geçen sırlı –sırsız seramik buluntularla ortak teknik özellikler, form ve bezeme repertuvarların paylaşıldığı, ayrıca sadece bu kazı buluntuları özelinde yeni kompozisyonların varlığı ortaya konmuştur. Bu özel yorumlu buluntuların diğer Bizans yerleşimlerindeki eksikliği göz önüne alınarak, devam eden Daskyleion kazısından henüz hatalı pişirime maruz kalmış az sayıda buluntuya rağmen dışarıya açılmamış yerel bir atölyenin varlığını ortaya koyması beklenilebilir.
