Ya Da Gülünç Yücenin Sanatı

David Lynch

Slavoj Zizek

David Lynch Sözleri ve Alıntıları

David Lynch sözleri ve alıntılarını, David Lynch kitap alıntılarını, David Lynch en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Onun ilk filmi olan Eraserhead’in yayınlanmasından sonra, filmin travmatik etkisiyle ilgili tuhaf bir söylenti dolanmaya başlamıştı: "O dönemde, filmin ses kaydındaki aşırı düşük frekanstan bir vızıltının seyircinin bilinç altı zihnini etkilediği söylentileri yayılmaya başladı. Herkes duyulmuyor olsa bile, bu sesin bir huzursuzluk, hatta bulantı hissi yarattığını söylüyordu. Bütün bunlar on yıl önceydi ve filmin adı da Eraserhead’di. Şimdi dönüp geriye baktığımızda, David Lynch'in ilk uzun metraj filminin insanları açıklamalar uydurmaya yönelten çok yoğun bir sessel ve görsel deneyim olduğunu söyleyebiliriz... bu uydurmalar duyulmayan sesler duyma noktasına dek varmıştı.” Kimsenin algılayamadığı, ama yine de bize hakim olan ve maddi etkilere (huzursuzluk ve bulantı hisleri) yol açan bu sesin konumu, gerçek olanaksızdır: o, temel fantezinin Öteki Sahasında dile getirildiği için öznenin duyamadığı sestir - ve Lynch'in bütün yapıtı da izleyiciyi "duyulmayan sesler duyma noktasına" getirmeye ve böylece temel fantezinin komik dehşetiyle yüzleşmeye yönelik bir çaba değil mi zaten?
Burada yapmak gereken şey, tartışmanın terimlerini önce, klasik femme fatale'ın ataerkil erkek kimliğine bir tehdit olmadığını, ataerkil simge evreninin "içkin ihlali" olarak, mazoşist-paranoyak erkek fantazisi olarak, yani aynı zamanda hem bize egemen olan hem de acı çekişiyle bizi keyiflendiren, onu şiddetle alıp taciz etmeye kışkırtan sömürülmeye açık ve cinsel açıdan doymak bilmez kadın fantazisi olarak işlev gördüğünü hatırlatarak değiştirmektir. (Karşı koyulmaz cazibesi sadece erkek egemenliği için değil, erkek öznenin kimliği için de bir tehdit oluşturan o her şeye kadir kadın fantazisi, erkek simgesel kimliğinin kendisini tanımlamasını ve desteklemesini sağlayan "temel fantazidir.") Femme fatale tehdidi bu yüzden sahte bir tehdittir: etkin bir şekilde ataerkil egemenliğin fantazmatik desteğidir, ataerkil sistemin kendisinin tehlikeye soktuğu düşman figürüdür.
Reklam
Evet, kadınlara güven, onlara inan, ama yine de onların ayartmasına çok fazla kapılma - eğer ayartmaya kapılırsan ve sonuna dek gidersen, kendini geri dönüşü mümkün olmayan "kayıp otobanda" kaçarken bulursun.
Last Seduction
Femme fatale doğrudan, dilsel ve fiziksel olarak açık sözlü cinsel saldırganlıkla, doğrudan kendi kendini mallaştırma ve kendi kendini kullanmayla, "orospunun bedenindeki pezevenk" zihniyetiyle niteIenir. Ya da filmin tanıtım posterinde yazdıkları şekliyle: "Çoğu kimsenin karanlık bir yanı vardır ... Bu kadının başka hiçbir şeyi yoktu."
Flourens anestezinin sadece belleğimizin nöral şebekesi üzerinde etkili olduğunun kanıtlanabileceğini öne sürer. Kısacası, biz ameliyat masasında canlı canlı kesilip biçilirken, korkunç acıyı tümüyle hissederiz, ama sonra, uyandıktan sonra, onu hatırlamayız. Adorno ve Horkheimer için, bu elbette, doğanın kendisinin baskılanmasına dayanan Aklın yazgısıyla ilgili kusursuz bir metafordur: insanın bedeni, doğanın öznedeki parçası acıyı tam olarak hisseder, ama sadece baskı sayesinde, özne bunu hatırlamaz. Bizim onun üzerindeki egemenliğimize karşı doğanın mükemmel intikamı burada yatar: bilmeden, bizler kendimizin en büyük kurbanı oluruz, kendimizi canlı canlı kesip biçeriz...
Aydınlanmanın Diyalektiği’nin sonunda yer alan fragmanlardan biri olan "Le prix Ju progres"de, Adorno ve Horkheimer 19. yüzyılda Fransız fizyoloğu Pierre Flourens’in kloroformla yapılan tıbbi anesteziye yönelttiği tartışmayı aktarıyorlar: Flourens anestezinin sadece belleğimizin nöral şebekesi üzerinde etkili olduğunun kanıtlanabileceğini öne sürer. Kısacası, biz ameliyat masasında canlı canlı kesilip biçilirken, korkunç acıyı tümüyle hissederiz, ama sonra, uyandıktan sonra, onu hatırlamayız. Adorno ve Horkheimer için, bu elbette, doğanın kendisinin baskılanmasına dayanan Aklın yazgısıyla ilgili kusursuz bir metafordur: insanın bedeni, doğanın öznedeki parçası acıyı tam olarak hisseder, ama sadece baskı sayesinde, özne bunu hatırlamaz. Bizim onun üzerindeki egemenliğimize karşı doğanın mükemmel intikamı burada yatar: bilmeden, bizler kendimizin en büyük kurbanı oluruz, kendimizi canlı canlı kesip biçeriz... Fakat, bu sahneyi aynı zamanda hiçbir zaman tümüyle öznelleştiremeyen, özne tarafından üstlenilemeyen temel fantazinin o erişilmez Öteki Sahasının mükemmel bir sahnelenişi olarak okumak da mümkün değil mi? Burada en saf haliyle Lynch topraklarında değil miyiz?
Reklam
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.