Karl Marx’ın gerçek adı Mordechai Mari Levy’dir. Babası protestan, dedesi yahudiydi. Marx, İlluminatlar’ın (şeytan felsefesiyle uğraşan gizli örgüt) iki gizli derneğinden biri olan “İnsanlar Birliği” tarafından yığınları yemlemek amacıyla bir demagoji vasıtası olması için Kömünist Manifesto’yu yazmak üzere görevlendirildi. Marx’ın yaptığı şey, kendisinden yetmiş yıl önce Bavyera’da İlluminatlar’ın kurucusu olan Adam Weisshaupt’ın (ö.1830) kağıda döktüğü devrimci planları modernize etmekten ibaretti. Marx’ın bu manifestonun yazılmasındaki rolü o kadar önemsizdir ki yirmi yıl boyunca yazar olarak kitaba adı bile yazılmamıştır. O sadece büyük bir planın içindeki piyon olmuştur.
Küfür sisteminin gâyesinin son noktası Deccal’dir. Bu sistemin bütün hedefleri ona ulaşmak üzere belirlenmiştir! Bu hedeflerden birinin uğrunda çalışıp hayatını harcayanlar, Deccal’i görmeden ona inanan kimseler olarak öleceklerdir.
Psikolojik zincirler, insanlığı tabuları kabullenmeye ya da parlak ışıklarla bezeli tabusal dairenin içerisine girmeye zorlayan izm’lerdir. İnsanın vicdanında yeni bir put yapıp kalbinde ve kafasında o putu yaşatması gibi.
Söz konusu ideolojiler, Deccal’e götüren merdivenin basamaklarından biridir. O geldiğinde, kişilere ve izm’lere tapmanın, dünya toplumlarının alıştıkları bir şey olduğunu görecektir!
İdeolojik zincirler gerekliydi; çünkü putlar ancak bu sayede gelişebilirlerdi. Bir toplumda ideolojik savlar ortaya atmak, o toplumda bunlardan etkilenmiş bireyleri ortaya çıkarır.