Erzurum'da, Başhekimlik yapan ve kendi halinde yaşayan Doktor Şakir Feyzi, evinde tedavisine gittiği yaşlı ve ölmek üzere olan bir kadının ricasıyla İstanbul'a doğru yola çıkmak zorunda kalır.
Kadın, doktordan başka birine ait olan yüklüce bir serveti gizlendiği yerden çıkarmasını ve sahibine teslim etmesini ister. İşin ucunda doktora da yüklüce bir para verilecektir ve Doktor Şakir Feyzi, rahat yaşamak adına bu teklifi kabul eder.
Fakat işler umduğu kadar kolay olmaz ya da aslında kitaba göre çok da zor olmaz ;) Önce define misali saklanan servetin yerini birkaç denemeylr bulur, hikaye bu ya peşine belli sebeplerden dolayı adamlar takılır; kaçırılır, kaçırıldığı yerden kaçar fakat yine kaçırılır ;)
Ayrıca servetin sahibi kadın ve kızına da daha ilk tanışmada koca bir sevgi besler, yetmez kıza aşık dahi olur...
Edmund Crispin'in Kaybolan Oyuncak Dükkanı misali bir romandı. Farkı, daha akıcı, daha anlaşılır, daha sevimli oluşuydu.
Dönemin şartları ve düşünce etkisiyle şimdiki nesile ne kadar heyecan verir, tartışılır ancak ben sevdim. Devam kitabı olan #KanDamlası 'nı da ardından hem de bir günde okudum. Devamında kişileri tanıyor oluşumdan sebep hızlı aktı kitap.
Kan Damlası, hikayenin devamıydı, ilk kitapta aydınlığa kavuşan karakterlere destek verenleri ve define ile lüks yaşayan Doktor Şakir Feyzi ve ailesini ölümle tehdit edenleri yakalamaya çalışan polisimizle haşır neşir oldum. Dil aynıydı, akıcıydı. Dedim ya, hitap meselesi, ben sevdim...
