"Değişmeyen aldatıcı hazlar vardı dünyada. Bunu fark etti ve derin bir nefes çekecekken içine "dur." dedi kendine. "Yasaklayarak , saklayarak değil , kendi kararınla yaşamalısın. Alma bu nefesi , ihtiyacın yok geçici şeylere.
Uyan! Uyan."
Yorgun satırlarını alıp yola çıkmak istiyordu. Kendi gölgesinin karanlığını sorgulamak işi onu heyecanlandırıyordu. Ağır cezalar kesecekti satırlarında haksızlıklara.
Kendinden emin fakat bir okadar da kaçarcasına adımlar sergileyerek uzaklaşmaya başladı. Ta ki o sesi duyana kadar :
"Miyav."
Sessiz bir park buldu. Oynayan çocuklar aradı gözleri. O çocuklar açlıktan ölmüşlerdi. Sonra gözü çöpe atılan bir sürü yemeğe gitti.
Kahroldu! Ağaçlar yapraklarını döküyordu gözyaşları misali. . . Yerdeki yaprakların arasına uzandı birden. Yaşadıkları dökülüyordu ruhundan bir bir. . .