İstekler sınırsızdır, bunları yerine getirme
olanakları ise çok sınırlıdır. İş yönetimi, zorunluluğa katlanmak ve vazgeçiş ölümlü varlıkların bahtıdır. İsteklerin bahtıdır. İsteklerin "ah ne olurdu" biçiminde ki her dileği, bir "olmaz ki" yanıtına ve yaşamın "buna razı ol" diyen kuru öğüdüne çarpar. Yaşamda bize ancak pek az şey nasip olur. Oysa pek çok şey nasibimiz değildir ve bugün için bizim olmayan şeylerin bir gün gelip bizim olacağını ummak hoş bir düşlem olarak kalmaya mahkumdur.
Her varlığın iki türlü yaşamı vardır. Biri kendine göre olan yaşamı, diğeri başka insanların gözündeki yaşayışıdır.Bunlar vardır ve görülebilir. Ruh ve resimdir. Resmi görüp ruha aldırmamak her zaman için günahtır. Uyuz dilenci betiminin bize esinlediği iğrenmeyi yenmemiz gerekir. Gözlerimize ve diğer duyularımıza seslenen bu durumuna kapılıp kalmamalıyız. Çünkü etkileyen şey gerçek değildir.Yalnızca gösterişten ibaret olmayan her varlığın, tanınmak hakkıdır. Çünkü onun bir ruhu ve varlığı vardır. Hem bunu yapabilmek için gösterişin ardındaki şeylere görebilmemiz gerekir.