Ya Rabb, bir kez daha tüm yeryüzü insanlarını, tüm yeryüzü sanatçılarını, onsekizbin âlemi dolduran kutuplar, pirler, erenler, âşıklar neşesinden haberdar ve nasibdar kıl.
"İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" Dolayısıyla 'ölmeden önce ölünüz'...
Buradaki 'ölmeden önce ölünüz' ibaresi, seküler kafalara söylendiği zaman, hemen bunu yanlış anlıyorlar. Dünyevî kafalar, ölüm kelimesini bir yok olma, bir uyuşma, bir kaybolma olarak algılıyorlar. Halbuki dini muhteva içerisinde ölüm, asıl hayattır. Hayy sıfatı... Hz. Allah'ın hayat sıfatı...yani Hayy sıfatıyla sıfatlanmak... Sathi bir hayatın ölmesi, onun yerine deruni bir hayatın başlangıcı... Kuru mantığın ölüp kalbî idrakin, yani bütün meleklerle eşyayı idrak etmenin canlanması... Bu, ebedi hayatın başlangıcı oluyor. Yani iki dünyada da Hayy olmak, diri olmak.
Sylviya Plath yazısından anlatıyorum; hayatın gerçekten bir armağan olduğunu, bana bir Derviş çok güzel tasvir etmişti.
"Sen farkında mısın" demişti, "Nefsin sana devamlı haksızlığa uğradığını söylüyor! Oysa şöyle düşün: gözün gören bir et parçası, kulağın işiten bir et parçası, beynin düşünen bir et parçası, kalbin sana hayat pompalayan bir et parçası... Âlem, bunun gibi inanılmaz mucizelerle dolu." Halbuki biz modern insanlar, âlemin harikuladeliğine yabancılaşıyoruz ve çok yavan bir hayat yaşıyoruz.
Ruh hasta olmaz, nefis hastalanır. Ruh ulvidir, nefis aşağılık. İnsanı menfi noktalara çeker. Bu hasta egomuz, dünyayı bize zindan eder; yaşadığımız bütün olayları, negatif açıdan bize gösterebilir. Haksızlıklara uğradığını zanneder. İnsanı, hayatın saçma olduğu sonucuna götürebilir bu türlü hezeyanlar. Çünkü şeytanî bir etki altındadır nefs. Nefsimiz bizi daraltır ve menfi bir alan içine hapsederse, buna karşılık uyanık olup daima bir 'acaba' sorusunu sormak, bir de müspet telkinlerde bulunan unsurlarla yakınlık kurmak gerekir. Ama daima bir 'acaba' sorusunu kafamızda tutmak zorundayız. Fakat bütün işlerde aramak, araştırmak ve sorgulamak çok önemli. Acaba dünya benim gördüğüm gibi mi? Bu konu, sahiden benim düşündüğüm gibi mi? Acaba haklı olmayabilir miyim? Benim gibi düşünmeyen insanlar da var. Acaba onlar ne diyorlar? Acaba onlar nasıl kimseler ve hangi kaynaktan besleniyorlar? İşte böyle devamlı kurcalamak gerekiyor
"Şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar. Ciddi bir şey yapmaya kalkarsan kimse ilgilenmez. Yüzüne bakmaz. Bunu baştan böyle bil."