You can find Demokrasinin Türkiye Serüveni quotes, Demokrasinin Türkiye Serüveni book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Türkler her zaman kendi evlerinin sahibi ve gerçekte de uzun bir süre birçok evin sahibi olmuştur. İmparatorluklarını kaybettiklerinde ve kendi evlerinde bile direnişle karşılaştıklarında Kurtuluş Savaşı’nı kazandılar.
1980’de şiddet olayları isyanların ve karşıt gruplar arasındaki çatışmaların daha da ötesine geçmiş, pekçok tanınmış isim suikasta uğramıştı. Sıkı yönetime karşın, ordu ortamla baş edemiyor ve daha öte bir eyleme gereksinim olduğu kararını alıyordu.
Bir hükümet seçim kaybetmek ve muhalefet ile yer değiştirmek demokrasisi oturmuş toplumların siyasi hayatında hiç olağandışı bir durum değildir. Ancak, Türkiye'de bu kadar sakin bir geçiş yeniydi - sadece ülke tarihinde değil tüm bölgede, hatta benzer tarihi ve geleneği paylaşan diğerleri için de durum buydu. Yeni bir çağın başlangıcını simgeliyordu ve o sırada pek çoklarına göre yeni bir tarih yazılıyordu. Hatta bazıları, Atatürk'ün kurduğu CHP'nin yenilgisinin ve iktidarı bırakmasının, bu partinin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki son ve en büyük başarısı olduğunu öne sürdüler.
Çoğu ülkede, demokrasi yenidir ve ithal edilmiştir. Bazılarındaysa demokratik kuruluşlar ülkeyi terk eden emperyalistler tarafından miras bırakılmıştır; bazılarında galip gelen düşmanlar tarafından empoze edilmiştir. Türk demokrasisi ne miras alınmış ne de empoze edilmiştir; Türk demokrasisi Türklerin özgür seçimini temsil etmiştir.
Batılı olmayan devletler arasında sâdece Türkiye hiçbir zaman sömürgecilik yaşamamıştır ve hiçbir zaman imparatorluk yönetimi altına girmemiştir. Türkler her zaman kendi evlerinin ve gerçekte de uzun bir süre birçok evin sâhibi olmuştur. İmparatorluklarını kaybettiklerinde ve kendi evlerinde bile direnişle karşılaştıklarında, Kurtuluş Savaşı’nı kazandılar ve böylelikle bir gerçekçilik düzeyine ve bununla, siyâsî yaşamda bağımsızlık savaşımının kuşaklar boyunca sürdüğü ve bağımsızlık ve özgürlük’ün, genelde ögürlük aleyhine, eşanlamlı sözcükler olarak görüldüğü ülkelerde görülmeyen bir özeleştiri düzeyine ulaştılar.
Sovyetler Birliği'nin çöküşü bazı tehlikeleri ortadan kaldırmakla birlikte aynı anda yeni güçlükleri ve fırsatları beraberinde getiriyordu. Yeni bağımsızlığa kavuşan eski Sovyet Cumhuriyetlerinden altısı büyük oranda müslümandı ve bunlardan beşi Türkçeye yakın bir dil konuşuyordu. 'Yardım' ve 'önderlik' konusunda Türkiye'den doğal olarak beklentileri vardı.
Sovyetler'in mutsuz azınlıklar ve radikal soldaki Türkler aracılığıyla ülkenin istikrarını bozma yolunda yoğun olarak çaba harcadığı artık açıkça biliniyor.
RP’nin dini okullar, çalışma grupları, vakıflar ve cemaatler sayesinde hazır bekleyen bir teşkilata konduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunlarla resmi olarak RP arasında bir bağlantı kurulmasa da, örgütü olmayan öteki siyasi partilere açık olmayan bir yöntem sayesinde RP'ye hizmet ettiler. Bu örgütlerin, hatta RP’nin İslamcılardan, örgütlerden ve yurtdışındaki hükümetlerden, özellikle de İran, Suudi Arabistan ve Libya’dan büyük ölçüde yardım aldığı bildiriliyordu. Bu önemli fonlar dini partinin ve örgütlerin gecekondu bölgelerinde, büyük şehirlerde ve çevresinde şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti'nde görülmemiş ölçüde büyük bir refah programı üstlenmesini sağladı. Doğal olarak bu onlara büyük oranda oy sağladı.
Batılı olmayan devletler arasında sadece Türkiye hiçbir zaman sömürgecilik yaşamamıştır ve hiçbir zaman imparatorluk yönetimi altına girmemiştir.Türkler her zaman kendi evlerinin ve gerçekte de uzun bir süre birçok evin sahibi olmuştur.