En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun!
Can Yücel
Deniz Gezmiş... Namuslu, devrimci, heyecanlı bir genç... İşgal hareketlerine, boykot hareketlerine katılmış,... bir namussuz düzenin değişmesi için çırpınmış...
Denizlerin idamlarını karara bağlayan Askerî Yargıtay'da görev yapan emekli hakim Albay Nahit Saçlıoğlu davayla ilgili olarak özetle şu açıklamayı yapmaktadır:
İdamlar bir adli hata sonucu olmuştur. Karara muhalif kalmıştım. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam değil, 15-24 yıl ağır hapis cezası ile yargılanmaları gerekirdi...
Mahkeme kamuoyunun genel havasına uydu. O dönemlerde komutanlardan da baskı oldu.
Özgür düşünce, baskıyı red, haksızlığa karşı koyma, çevreye karşı tenkitçi tutum, görüşlerde ilericilik ve fikirlerde devrimcilik gibi vasıflar her çağın ve toplumun gençliğinde beliren ortak nitelikler olmuştur.
Oportünist parti yöneticilerinin, emperyalizme bağlı gerici güçlerden gelen baskı ve tehditlere boyun eğmeleri karşısında, bir defa daha anlaşılmıştır ki, sosyalist mücadele yiğit devrimcilerin işidir.
1960-70 dönemi yapılan öğrenci eylemlerini bir kişiye indirgemek, simgeleştirmek, mâl etmek ya da bir kişiye sığdırmak haksızlık olduğu gibi önemli bir yanlışlıktır da.
Çünkü kişiler onbinlerce insanın katılımıyla gerçekleştirilen eylemlerin içinde sadece birer unsurdurlar.
Denilebilir ki, hiçbir protestoda bulunmamış ve galeyana gelmemiş bir genç adam gerçekte 'genç' değildir... Albert Camus'un dediği gibi, bir bakıma Tanrılara bile kafa tutan adam, bir nevi Prometheus çağdaş insan örneği sayılabilir.
“Namuslu, devrimci, heyecanlı bir genç... İşgal hareketlerine, boykot hareketlerini katılmış, o çay senin, bu çay benim, o sinema senin, bu sinema benim diye gezecek yerde bir namussuz düzenin değişmesi için çırpınmış.”