Uygarlığın ilerlemesi büyük adamların varlığına mı bağlı? Sıradan bir insanın günümüzde ki durumu Firavunlar zamanına göre daha mı iyi? Uygarlığın ölçüsü sıradan insanların yaşam koşulları mı diye de sordu kendine.
Kendisi olabiliyor, kendisiyle kalabiliyordu. Şu sıralar da sık sık bu ihtiyacı duyuyordu -düşünmek ihtiyacını; aslında
düşünmek bile değil. Konuşmamak; yalnız olmak. Yayılan,ışıldayan, sesli ne varsa, tüm oluşlar ve tüm davranışlar buharlaşıyordu; insan bir ağırbaşlılık duygusuyla kendisi olana,başkalarının göremediği yarık biçiminde karanlık bir öz halinde kalana kadar çekip küçülüyordu. Hala örgü örmeye devam etmesine ve dimdik oturmasına rağmen o anda kendi varlığını böyle hissediyordu, artık tüm bağlarını silkeleyip atmış olan bu benlik en tuhaf maceralar için özgürdü.
Nesneler böyle ellerini uzatıp insanı yakalayabilirler miydi; kılıç kesebilir miydi; yumruk sıkabilir miydi? Hiç güvenlik yok muydu? Dünyanın nasıl işlediğini ezberden öğrenemez miydi insan? Hiçbir kılavuz, hiçbir sığınak yok muydu, her şey bir mucize, bir kulenin tepesinden aşağı atlamak mıydı? Yaşlılar için bile hayat böyle bir şey olabilir miydi - şaşırtıcı, beklenmedik bilinmez? Bir an ona öyle geldi ki, ikisi birden kalksa, şimdi, şu çimenlikte, hayat niye bu kadar kısa, niye bu kadar açıklanamaz diye sertçe sorsa, bir açıklama talep etse, kendilerinden hiçbir şey saklanmaması gereken tam donanımlı iki insan olarak sorsalar, o zaman güzellik açılıp yayılacak, o boşluk dolacak, o anlamsız süslemeler bir şekle girecekti; yeterince yüksek sesle bağırırlarsa, Mrs. Ramsay geri dönecekti. Yüksek sesle "Mrs. Ramsay!" dedi, "Mrs. Ramsay!" Yanaklarından aşağı gözyaşları süzülüyordu.
Sayfa 186 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, çev. Sevda Çalışkan, 18. Basım 2024Kitabı okudu