"İnsan bedeni bir görüntüden ibaret olabilir. Beden gerçekliğimizi saklar, ışığımızın veya gölgemizin üzerindeki katmandır. Gerçeklik ruhtur. Kesin konuşmak gerekirse, yüzümüz bir maskedir. Gerçek insan, tenin altındakidir. Ten denen o yanılsamanın ardına gizlenmiş ve sığınımış olan o insanı fark edebilsek, şaşırmaktan fazlası olurdu bize. Dış varlığı gerçek varlık olarak benimsememiz, ortak yanılgımız. Örneğin, filanca kız olduğu gibi görülebilse, belki bir kuş görürüz."
Dediği dedikti,kafasına koyduğunu yapardı. Ne bir itirafta ne de bir fırtınaya boyun eğerdi. Onun sözlüğünde hayır yoktu; ister insanın ağzından, ister bulutların gürüldemesinden gelsin. Söylediğini yapardı. Kendisinin geri çevrilmesine asla izin vermezdi.
Hayatı sürdürmekten vazgeçilir. Bu umutsuzluğun ilk halidir. Daha sonra, kimi kabullenmeleri zorunlu olduğu anlaşılır. Ölüme bakılır, yaşama bakılır ve duruma razı olunur. Ama bu izdirap veren bir rızadır.
Gücün tükenmesi iradeyi tüketmez. İnancın yaptıkları iradenin yanında bir hiçtir. İrade sarhoş eder. Kişinin kendi ruhuyla sarhoş olmasına kahramanlık derler.