Dergah Dergisi - Sayı 37

Dergah Dergisi

Dergah Dergisi - Sayı 37 Gönderileri

Dergah Dergisi - Sayı 37 kitaplarını, Dergah Dergisi - Sayı 37 sözleri ve alıntılarını, Dergah Dergisi - Sayı 37 yazarlarını, Dergah Dergisi - Sayı 37 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
24 syf.
9/10 puan verdi
Çok eski yıllarda basılmış mecmuaları okumak çok keyifli oluyor. Bugünkü dergilerin aksine bilgi verici metinler, güzel şiirler ve güzel hikâyeler yer alıyor. Çoğunluğun çok iyi bildiği yazarlarla aralarında geçen sohbetlerden, soru-cevaplardan bahsediyorlar. Buram buram edebiyat kokuyor satırları. Okuduğunuzda "Ben edebiyat dergisi okuyorum." cümlesini emin bir şekilde söyleyebiliyorsunuz. Derginin ön ve arka kapağı Osmanlı Türkçesi ile yazılmış fakat hemen arkalarında günümüz Türkçesine de yer verilmiş. Derginin içi ise tamamen Osmanlı Türkçesinden günümüz Türkçesine çevrilerek yazılmış. Bu dergilerin şu an satımı var mı bilemiyorum. Kitap fuarında Dergâh Yayınları'ndan kitap almıştım ve hediye olarak vermişlerdi. Eğer satılıyorsa, edebiyatı gerçekten seven insanların okuması taraftarıyım.
Dergah Dergisi - Sayı 37
Dergah Dergisi - Sayı 37Dergah Dergisi · Dergah Yayınları · 19224 okunma
Bana ancak kırlar iyi geliyor, şehir beni öldürüyor. Burada boğuluyorum. Kulağıma birçok garip gürültüler geliyor, kendi çaldığımı işitemiyorum. Şiiriyetimi kaybettim, kâinatımı kaybettim...
Sayfa 8
Reklam
Ey benim ruhum, niçin kederlisin?
Sayfa 7
Tedfin: defnetme
Türk takvimi on iki totemden mürekkeptir ki şunlardır: Sıçan, öküz, pars, tavşan, ejderha, yılan, at, koyun, tavuk, it, domuz. Bunlardan aynı hayvanın senesinde doğanlar birbiriyle evlenemezler. Yine bunlar yekdiğerinin tedfin merasiminde bulunamazlar.
Sayfa 6
Tsinlere göre dünyanın dört cihetini semanın dört oğlu temsil ve idare ediyordu: Şark, cenup, garp, şimal. Gök Han, Kızıl Han, Ak Han, Kara Han. Cihetlerin ikinci takım timsalleri bunlardır. Bundan başka mevsimlerden her biri de cihetlerden birinin timsali idi: Şark, cenup, garp, şimal. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Şimal rengi kara olduğu gibi mevsimi de kıştır. O halde "karakış" tabiri ferdi muhayyilden doğmuş bir istiare değildir, dini mantığın vücuda getirdiği maşeri bir ıstılahtır.
Sayfa 6
"Eski edebiyatımızı seviyorum. Fakat itiraf etmeliyim ki o kadar anlamıyorum. Nef'i, Nedim, Fuzuli, Galip Dede çok büyüktürler. Fakat mütemadiyen bunları oku derseniz tahammül edemem. Bunları seviyorum. Bir amatör bir mozaiği nasıl severse, öyle... Hatta zannederim herkes seviyor diye ben de seviyorum. Bildiğimden değil..."
Sayfa 4 - Reşat Nuri Güntekin
Reklam