Derinlikler Vadisi

Friedrich Dürrenmatt

Quotes

See All
Okul binasından bir oku­ma sesi yükseliyordu: ''Beni burada bırakın, sadık yol ar­kadaşlarım! Beni yalnız bırakın kayalıklarda, bataklıklar­da ve yosunlarda! Siz devam edin! Dünyanın kapıları size açıktır, dünya geniştir, gökyüzü yüce ve büyüktür; incele­yin, araştırın, ayrıntıları toplayın, doğanın sırrını hecele­yin." Adolf Fronten'di bu, okuldaki öğretmen. Kanton başkentinden gelmiş ve köyde kalmıştı.
Melker, Grien'deki cesede uzun süre bakmıştı. Grienwil köyünün çanları çalmaya başlamıştı, sonra Matten'ınkiler, biraz. daha sonra da Bubendorf'unkiler. Bubendorf zaten hep daha sonra gelirdi. Şimdi artık Niederalmen'in çanları da duyuluyordu. Bir cenaze töreni gibiydi.
Reklam
İkinci bir defa daha oyuna gelmeyecekti. Yo­lunda gitmeyen bir şeyler vardı. Ne gibi bir tartışma ol­muştu? Eski Federal Bakan, Muhtar'ı Derinlikler Vadi­si'nden getirtti ve yol masrafını da ödedi.
Öteki sendikalar birleşmemiş olsalardı, sahipleri Yok­sulluk Evi'nde zenginliğin meşakkatlerini üzerinderı atan zenginlerin villalarını soymak, bu yaz sendika için müthiş bir fırsat olacaktı.
Ancak ertesi gün, öğlene doğ­ru kaptana gidip şoke olmuş bir halde, karısının kamara­dan kaybolduğunu bildirmişti. Aradılar, bulamadılar ve kuşkulanmadılar. Üzüntüsü gerçekti. Aklında hiçbir şey kalmamıştı.
Reklam
Yoksulluğun simgesi olarak, bir fakirin sofra­sında şarap yerine su bulunurdu. Milyonerler ve milyoner­lerin dulları, yoksul yaşamaya yönelik gerçek bir tutkuya kapıldılar; genel direktörler yatakları yapıyor, özel banka­cılar ortalığı elektrik süpürgesiyle süpürüyor, büyük sana­yiciler yemek salonunda sofrayı hazırlıyor, üst düzey yöne­ticiler patates soyuyor, multimilyonerlerin dulları yemek pişiriyor ve bulaşıkları yıkıyor, petrol şeyhleri ve tanker devleri çimleri biçiyor, otları ayıklıyor, toprağı belliyor, tes­tere, çekiç, rende kullanıyor, boya yapıyor ve bunun karşı­lığında da muazzam paralar ödüyorlardı. Hiç sorun çık­mıyor değildi, çünkü normalde köylülerin gördüğü hiz­metleri şimdi konuklar yerine getiriyordu, bu sırada gü­lümsüyor, gülüyor, kendi kendine şarkılar söylüyor, se­ vinçle haykırıyor, höykürüyor ve kıkırdıyorlardı; bu bir fe­laketti, halbuki kaplıca ve köy ekonomik bir bütünlük oluşturmuştu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.