Hayali olan yalnızca zihinle beyin arasındaki
ayrım değildir; zihinle vücut arasındaki ayrım da büyük olasılıkla en az o kadar kurgu ürünüdür. Zihin, beynin olduğu kadar tam anlamıyla vücudun da bir parçasıdır.
Hisler, etten kemikten yapılma vücudumuzda olup bitenin bir anlık görüntüsünü, başka nesne ve durumların imgeleriyle yan yana gelmiş halde sunar; bu arada, hisler o nesne ve durumlar hakkındaki· kapsamlı fikrimizi değiştirir.
Yaşadığımız hoş bir duyguysa, bundan bir lüks gibi zevk alırız; üzücüyse, istenmeyen
bir müdahale olarak katlanırız. Her iki durumda da sağduyu bize aynı şeyi öğütler; duygu ve hisleri makul ölçülerde yaşamalıyız. Mantıklı olmalıyız.
Sonuç olarak duygu, basit ya da kannaşık bir zihinsel değerlendirme süreci ile, bu sürece ve çoğunlukla ana vücuda yönelik olarak verilen ve duygusal bir beden haliyle sonuçlanan, fakat beynin kendisine yönelik olarak da ek zihinsel değişikliklerle sonuçlanan yönlendirici tepkilerin bileşimidir. Şimdilik duygusal tepkiyi oluşturan tüm değişikliklerin algılanmasını duygudan ayrı tutuyorum. Yakında fark
edeceğiniz gibi, bu değişiklikleri algılama deneyimi için, hissetmek terimini kullanıyorum.
Daha küçücükken, doğru kararların soğukkanlılıkla düşünerek verilebileceği öğretilmişti bana, duygular ve akıl birbirine ancak su ile yağ kadar karışabilirdi.