İnsanların irade ve fedakârlıkları üzerine kurulu tüm siyasî ve felsefî düşünce ve hareketler sarpasarıp çuvallamaya mukadderdir. Direnmek, dayanmak, savaşmak, sabretmek, mücadele etmek, yiğitlik, kardeşlik, cesaret, dik durmak, şeref, namus, vb. eylemlerin fazla dillendirildiği ve duyulduğu çevrelerde çok edebiyat, az netice bulunur. İnsanın yeri gelince cesur, yeri gelince korkak, yeri gelince dayanıklı, yeri gelince zayıf bir canlı olduğunu kabul etmek ve buna göre davranmak gerekir. Aksi hâlde mutsuz, zalim, zevklerini bastırmayı ve hapishaneye düşmeyi meziyet sayan, gerçeklerden kopuk militanlar çıkar ortaya. Kitabın söylemek istediği de aşağı yukarı bunlar sanırım...
Liberalizmin tüm siyasî görüşlere sızıp çağımızın en geçerli ve az çelişkili ideolojisi olması boşuna mı?