Zamanla sakinleşmişti, kendine gülmeye bile başlamıştı, günlerini sakin geçiriyordu. Ama sonra birdenbire içinde kendisinin de bilemediği, isimlendiremediği bir şey ısrarla kaynamaya, dışarı çıkmak istemeye başladı. Fırtına dindi, bitkin, uçmasına yetmeyen kanatları düştü, ama bu fırtınalar izler bıraktı onda: İçinde olup bitenleri ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın, huzursuz ruhunun hüznü dıştan sakinliğine gene de yansıyordu ve evdekiler onun bu durumuna haklı olarak sık sık omuz silkiyor, şaşıyor, onun "tuhaflıklarını" anlayamıyorlardı.
Ölüm,ağına balık yakalanmış ama balığı bir süre daha suda tutan bir balıkçı gibidir:Balık hala yüzmektedir,ama ağın içindedir,balıkçı istediği zaman alır onu ordan.
Ölüm, ağıyla balığı yakalayan ve onu bir an için suya bırakan balıkçıya benzer.Balık yüzmektedir henüz ama ağa düşmüştür bir kere,balıkçı dilediği zaman çeker onu.