Die Leiden des jungen Werther

Johann Wolfgang Von Goethe

Die Leiden des jungen Werther Quotes

You can find Die Leiden des jungen Werther quotes, Die Leiden des jungen Werther book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?”
"Ve birbirimizi anlamadan ayrıldık.  Zaten bu dünyada kimse kimseyi öyle kolay kolay anlayamıyor ki.."
Reklam
"Sana kitaplarını yollayayım mı?" diye soruyorsun. Canım (arkadaşım), Tanrı aşkına rica ediyorum senden, uzak tut benden onları! Artık yönlendirilmek, motive edilmek, teşvik edilmek istemiyorum, yeterince kendiliğinden coşuyor zaten bu kalbim; benim ninniye ihtiyacım var, ve onu Homer'de yeterince buluyorum. Ne kadar sıklıkla sukunete erdiriyorum kızgın kalbimi, çünkü kalbim kadar değişken, sabitesiz başka birşey göremezsin. Canım benim! Sana bunları anlatmama gerek var mı, ki kaç kez benim kederden coşkunluğa ve tatlı melankoliden kokuşmuş tutkulara geçiş yaptığımı görmenin yükünü taşıdın? Ve ben aynı zamanda, kalbime hasta bir çocuk muamelesi yapıyorum; her isteği kabul ediliyor. Bunu kimseye iletme; öyle kişiler var ki, bundan dolayı beni ayıplarlar (kınarlar).
Hiçbir an yoktur ki seni ve etrafındakileri tüketiyor olmasın, hiçbir an yoktur ki, onda sen bir yokedici olmayasın, olmak zorunda olmayasın; en masum gezinti binlerce zavallı kurdun canına malolur, bir adım zahmetle inşa edilmiş karınca yuvasının temellerini sallar ve küçük bir dünyayı yerle bir ederek lanetli bir kabre çevirir. Ha! Dünyanın büyük, ender felaketleri, şu köylerinizi alıp götüren seller, şehirlerinizi yutan depremler değildir bana dokunan; kalbimi delen, tüm doğanın içinde yatan, kişinin kendi kendini ve komşunun komşusunu yok ettiğinden başkasını var etmeyen güçtür. Bundan dolayı sendeliyorum ürkmüş vaziyette. Yer ve gök ve bunların dokuyan ağları etrafımda; ebeden yutan, ebeden geviş getiren bir canavardan başka birşey görmüyorum.
Ve biz ayrıldık, birbirimizi hiç anlamamış olarak. Tıpkı tüm dünyada kimsenin kimseyi kolay kolay anlamaması gibi.
Perdeyi aralayıp arkasına geçmek! hepsi bu! Ama neden bu çekingenlik ve vazgeçiş? Çünkü ardında ne olduğunu bilmemek mi? ve sonra dönmemek mi? Ve aslında ruhumuzun özelliği olması, hakkında belirli birşey bilmediğimiz şeyler için afallama ve karanlık tahmin etmek.
Reklam
Birbirimizi mutlu edemememiz yetmiyormuş gibi, bir de arasıra da olsa kendi kendini mutlu etmeyi başaran kalplerden o sevinci koparıp almamız mı gerekir? Ve bana, çevresindeki mutluluğu yok etmeden, kendisi keyifsiz olduğu halde bunu usluca gizleyen ve yükünü kendi çeken birisinin ismini verebilirmisiniz?
Siz insanların bir konu hakkında hemen "bu aptalca, bu akıllıca, bu iyi, bu kötü" demeniz yok mu! Hem, ne demek oluyor bunlar? Bunun için mi bir olayın içyüzünü araştırdınız? Sepelerini bir kesinlikte belirtebilirmisiniz, neden öyle olduğunun, neden öyle olması gerektiğinin? Eğer öyle yapmış olsaydınız, hükümlerinizde bu kadar aceleci olmazdınız.
Birçok kişiyle tanıştım, ama henüz arkadaş bulamadım. Insanlar için bende çekici olan ne bilmiyorum, çok kişi hoşlanıyor benden ve yapışıyor bana, ama acıtan durum ise, birlikte yürüdüğümüz yolların kısa oluşu (yüzeysellikten yakınıyor). Eğer buradaki insanlar nasıllar diye soracak olursan; her yerdeki gibi! Acaip bir şey şu insanoğlu. Çoğunluk zamanının büyük bir kısmını yaşamını kazanmak için harcıyor, ve geriye kalan o az zaman da onları öylesine korkutuyor ki, ondan kurtulmanın yollarını arıyorlar. Ah şu insanın kaderi!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.