Diğer Ev
Rachel CuskMost Liked Diğer Ev Reviews
You can find Most Liked Diğer Ev quotes, most liked Diğer Ev book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.7Out of 10
“Sanatın, yalnız L’nin sanatının değil, bütün sanat kavramının, kulaklarımıza bir şeyler fısıldayan, önümüzde duran şeyin hiçbir zaman ulaşamayacağı kadar yüce ve güzel şeylerin içimizde olduğunu söyleyerek bu dünyaya ait şeyler hakkındaki inançlarımızı ve memnuniyetimizi tüketen bir şeytan olup olmayacağı olasılığını ilk kez düşündüm,
Kocasıyla beraber deniz kenarında yaşayan bir kadının, hayranı olduğu bir ressamı yaşadıkları yere davet etmesiyle başlar hikayemiz. Tabi öncesinde ‘Diğer ev’i inşa ederler. L’nin de buraya gelmesiyle, şekillenen olayları anlatır kadın. Bir yandan L’nin hayatı, diğer yandan bilinç akışıyla olayları gözlemleriz. Kadın L’yi kendi içerisinde tanrılaştırmıştır. Ama olaylar bir yerden sonra farklı bir hal alır. Başlarda çok sıradan ve sadece içsel sorgulama şeklinde gitsede tam kitap için o tek düzeliğin vermiş olduğu o bunaltı sonrası olaylar farklı bir şekile bürünür. Sonu dokunaklıydı, çarpıcı.
İnsanlardan uzakta, deniz kıyısında kocasıyla beraber yaşayan bir kadın, resimleriyle hayatını değiştirdiğine inandığı dünyaca ünlü bir ressamı yaz boyunca kalıp çalışması için evine davet eder: Evin yer aldığı gelgit alanının ele gelmez, gizemli manzarasının ressamı da büyüleyeceğini, bu manzaranın resmedilmesiyle hayatının anlamının açığa çıkacağını ummaktadır.
.
Rachel Cusk, Diğer Ev’de aile, annelik, kadın özgürlüğü ve erkek ayrıcalığı üzerine bir
hikâye anlatıyor; sanatçının özgürlüğü, sanatçılardan beklentilerimiz ve bu beklentiler karşılanmadığında yaşadığımız hüsran, sanatın yıkıcılığı üzerine çarpıcı sorular soruyor.
Çok güzel yerlere değiniyor yazar. Dolu dolu altını çizdiğiniz cümleler ile dolu bi kitap benim için ben çok sevdim.
Diğer Ev’in anlatıcısı, yaşamını monologlarla ortaya koyan, hayatını yorumlamaya uğraşan ve girdiği kısırdöngüden çıkmaya çalışan M. isimli karakter.
M., evli ve çocuk sahibi. Eşiyle birlikte insanlardan ve sosyal hayattan uzakta yaşıyor. Resimlerine ve kendisine hayran olduğu dünyaca ünlü bir sanatçıyı yaz süresince evlerinde kalması için davet ettiğinde, aile yaşantısında sumen altına itilmiş her şey yüzeye çıkıyor ve hikâye gerilimli bir hâl alıyor.
Kitabın girişinde anlatacı kadının “trende bir şeytana” nasıl rastladığını söylüyor. Genelde bir kitaba başlamadan arkasını önünü bir okurum. Kafamda bir kurgu oluştururum. Önsözü olmadığı için tamamen kitabın arka kapağında yazanlardan ve girişteki “trende rastalana şeytan”dan yola çıkarak şu kurguyu yaptım: Bir ressam var, anlatıcı kadın bu ressamı kendi aile mülklerinin içerisindeli “Diğer Ev”e davet ediyor ve bu konuk zamanlar ailenin içinde dolaşan bir şeytana dönüşüyor. Aldatma, şiddet, suistimal, taciz vs aklıma daha bir sürü iğrençliklerin geldiği kurgumun kitapta yer almaması açıkçası çok şaşırttı. Kitap, havalı bir giriş cümlesinin ardından Nuri Bilge Ceylan filmi yavaşlığında ilerdedi. Filmi yapılsa ağdalı sanat filmlerinden biri olurdu diye düşünüyorum. Dikkat isteyen uzun cümlelerin varlığı ise dikkatimi zorladı. Kafası dağınık birinin okurken “Ne okuyordum ya ben!” diye cümleyi başa saracağı türden bir eser. O yüzden ne iyi diyebilirim ne de kötü. Nötr bir eser.