Bireylerin salt eylem ve direnişlerinin küçümsendiği, kitlelerle hareket etmenin daha güvenli olduğu düşünülen bir çağda bu hayat öyküsü, bir kişinin çabasının nasıl başarı ile sonuçlanabileceğini göstermek adına çok güzel. Yazar kitaba giriş yaparken de amacının İbranicenin kullanılması için çabalayan Ben-Yahuda'ya övgüler düzmek olmadığını, bu hikayeden önemli dersler çıkarmamız gerektiğini belirtiyor. Hakk'ın tarafında olduğumuzu söyleyip, karanlığı yayan insanlar kadar çalışmadığımız bir gerçek. Eliezer Ben -Yahuda tarih huzurunda kendine bir ödev biçiyor ve genç yaşında tüberküloza yakalanıp ömrü boyunca bu hastalıkla mücadele ettiği halde, azimle ve gayretle İbranice'nin yaygınlaşması için çalışıyor. Kitapta sadece bir evden başlayan bu bireysel çabanın nasıl kitleleri kucaklayabildiğine şahitlik ediyoruz.
"Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder." (Necm 39) "Dünyanın yasası budur.Eliezer'in yaptığı şey, - din ve millet ayırt etmeksizin- herkese açık olan bu yarışta, oyunu kurallarına göre oynamaktan ibarettir. "
Öyleyse soru şu "Ben ne yapıyorum?"