Bu eserin ana kavramları dil ve mit. Hangisi daha önce ortaya çıkmış, aralarında nedensellik ilişkisi var mı? Eğer cevap olumluysa hangisi diğerinin nedeni? Yoksa aralarında bir tür karşılıklı nedensellik mi var? Ya da tümden başka bir seçenek: Her ikisi birlikte başka bir ortak kökten mi türemiş? Yahut tersten bakacak olursak ileriye doğru bir soru: Kökleri belirlendikten sonra bu ikisi hangi sonuçların nedeni? 20. yüzyılın ilk yarısının en etkin düşünürlerinden biri olan Cassirer insan kültürünün, dinsel tasavvurların, kavramlaştırmanın yanında, söz büyüsü ile mecazın gücünden hareket ediyor ve bu temel sorulara cevap arıyor.
...tıpkı Homeros’un zamanında olduğu gibi bugün de mitoloji vardır, sadece onu algılayamıyoruz, çünkü bizzat kendimiz onun gölgesinin tam da içinde yaşamaktayız ve hepimiz hakikatin öğle ışığından çekiniyoruz.
Söz köken bakımından ilk olduğu gibi güç bakımından da üstündür. O, çoğu kez tanrının kendisinin ismi olmaktansa etkinin gerçek kaynağı olarak görünen tanrısallığın adıdır.
Sözcükte içerilen fiziksel - büyüsel güce duyulan inançtan, onun tinsel gücünün gerçekleştirmesine geçmek için insan zihnin uzun bir evrimsel yolu aşması gerekmektedir. Hatta, ona doğal nesneler dünyasından daha yakın olacak, sevincine ve kaderine fiziksel doğadan daha çok dokunacak o dünyayı insana açan gerçekte sözdür, dildir. Çünkü insanın bir topluluk içindeki varoluşunu mümkün kılan dildir ; ancak toplum içerisinde, bir "Sen" ile ilişkisi içinde, insanın öznelliği kendisini bir "Ben" olarak ileri sürebilir.
Mitoloji kaçınılmazdır, doğaldır, dilin doğal bir gerekliliğidir. Onu düşüncenin tezahürü ve dış biçimi olan dilde tanırız; o aslında dilin düşünce üzerine düşürdüğü ve dil düşünceye bütünüyle tekabül edinceye kadar -kaldı ki hiçbir zaman edemeyecektir- kaybolması asla mümkün olmayan gölgedir... Buna bağlı olarak tıpkı Homeros'un zamanında olduğu gibi bugün de mitoloji vardır, sadece onu algılayamıyoruz, çünkü bizzat kendimiz onun gölgesinin tam da içinde yaşamaktayız ve hepimizi hakikatin öğle ışığından korkuyoruz.*
(*) Güneş ışınlarının dünyaya dik olarak düştüğü öğle vaktinde nesnelerin gölgesi bulunmaz. Nietzsche " Büyük Öğle"
Bu eserin ana kavramları dil ve mit. Hangisi daha önce ortaya çıkmış, aralarında nedensellik ilişkisi var mı? Eğer cevap olumluysa hangisi diğerinin nedeni? Yoksa aralarında bir tür karşılıklı nedensellik mi var? Ya da tümden başka bir seçenek: Her ikisi birlikte başka bir ortak kökten mi türemiş? Yahut tersten bakacak olursak ileriye doğru bir soru: Kökleri belirlendikten sonra bu ikisi hangi sonuçların nedeni? 20. yüzyılın ilk yarısının en etkin düşünürlerinden biri olan Cassirer insan kültürünün, dinsel tasavvurların, kavramlaştırmanın yanında, söz büyüsü ile mecazın gücünden hareket ediyor ve bu temel sorulara cevap arıyor.