Dilleri Var Bizim Dile Benzemez

Cevdet Kudret

Dilleri Var Bizim Dile Benzemez Sözleri ve Alıntıları

Dilleri Var Bizim Dile Benzemez sözleri ve alıntılarını, Dilleri Var Bizim Dile Benzemez kitap alıntılarını, Dilleri Var Bizim Dile Benzemez en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halkın diline sinmiş yabancı kelimeleri atıp da onların yerine fosilleşmiş Türkçe kelimeleri diriltmeye çalışanlar şu noktayı gözden uzak tutuyorlar: yabancı saydıkları o kelimelerle halk birtakım deyimler kurmuştur. Sözgelişi: Akıl sözünü atıp da yerine us sözünü aldık diyelim. İş bununla biter mi? Akıllı sözünü uslu ile karşılayabilir miyiz? Uslu, başka anlama gelir. İşte akıl'a bağlı bir sıra deyim daha: aklı başında, aklını başına toplamak, aklısıra, aklına esmek, aklına gelmek, aklına şaşayım, aklına turp sıkayım, aklını peynir ekmekle yemek, adamakıllı, vb...
Sayfa 12 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Ziya Gökalp, konuşma dilinde yaşayan yabancı kelimeleri Türkçe saymak gerektiğini "Türkçeleşmiş Türkçedir" dizesiyle özetlemiştir. Ataç olsun, Melih Cevdet Anday olsun, bu görüşü çürütmeye uğraşıyorlar; ileri sürdükleri karşı görüş de şu: kökünü bilmediğimiz kelimeleri kullanmak doğru değildir. . Ama biraz kurcalamak gerek: birtakım Türkçe kelimelerin köklerini biliyor muyuz acaba? Su, yol, dağ, kır, koş, dur, bat, bin, sar, vb... sözleri nerden çıkmıştır? .. Bunlar kök kelimelerdir. Konuşurken, kök kelimelerin nerden geldiklerini aklımıza bile getirmeyiz. Su içerken nasıl iki hidrojenle bir oksijen içtiğimizi düşünmezsek, su derken de onun aslının ne olduğunu düşünmeyiz. Biz, ancak türetme yoluyla kurulmuş kelimelerin köklerini düşünebiliriz: sulak, yolcu, dağlı, kıraç, koşu, durgun, batak, binek, sarmaşık, vb... . Hemen şunu da söyleyeyim: türetme yoluyla kurulmuş kelimelerden de yalnız köklerini bildiklerimizin nerden geldiklerini düşünürüz, bilmediklerimizi gene düşünmeyiz: saygı'yı düşünürüz de, kaygı'yı düşünmeyiz; yumruk'u düşünürüz, kuyruk'u düşünmeyiz; oyun'u düşünürüz, koyun'u düşünmeyiz; sarık'ı düşünürüz, çarık'ı düşünmeyiz, vb...
Sayfa 14 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Reklam
Halk Etimolojisi
halkın bozduğu kimi kelimelere bayılıyorum: hoş-âb'ın (tatlı su) hoşaf, cihaz'ın çeyiz, alâim-i sema'nın eleğimsağma, pâ-bûs'un (ayak öpen) pabuç, çehâr-şenbih'in (dördüncü gün) çarşamba, penc-şenbih'in (beşinci gün) perşembe, fuzûl'ün fodul, kumrî'nin kumru, halîfe'nin kalfa olmasından daha güzel ne var?..
Sayfa 15 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Hehehehe
Romalı ünlü hatip Cicero'nun (Çiçero, MÖ 106-MÖ 43) adından, halk çaçaron sözcüğünü yaratmış. Güçlü hatip Çiçero'dan, "çenesi kuvvetli kadın" anlamına gelen çaçaron sözünün yaratılması... Nereden nereye!.. Milattan önce I. yüzyılın Roma'sı nere, milattan sonra XX. yüzyılın İstanbul'u nere?.. Şaşılacak bir dil olayı...
Sayfa 204 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Dil özleşmesine karşı olanların ikide bir ileri sürdükleri görüşlerden biri de bu: babalarla çocuklar birbirlerini anlayamaz olmuşlar. Ben bunda korkulacak, üzülecek bir yan göremiyorum. Uygarlık değiştiren bir toplumda babalarla çocuklar elbette anlaşamayacak. (...) Biz, babalarla çocukların anlaşamamalarından değil, asıl anlaşmalarından korkmalıyız. Eğer anlaşırlarsa, gelişme durmuş demektir.
Sayfa 73 - Babalar ve çocuklar, 1960
Konuşma dili hemencecik değişmez
"Ayyar Hamza" (1871) komedyasındaki dil, halk ağzında yaşayan konuşma dilinin, koskoca Divan, Taznimat ve Servet-i Fünun edebiyatlarına karşı koyup kendi başına sürüp geldiğini ve sürüp gideceğini gösteriyor; -O kaptan olacak adalı hayduda söyle, şimdi oğlumu bıraksın, yoksa hükümete haber veririm. -Hükümete mi? Tuhaf söylüyorsunuz. Denizin ortasında hükümetin işi ne? -O herifte hiç insaf yok mu? -Tamam! Adalıda insaf... Ne kadar uzak şey!..." Bakın bakalım, bugünkü dille aralarında şuncağız ayrılık var mı?"
Reklam