İslam dini, insanı kendine bağlamak, insanları yalnız
dinsel alanda tutmak için her çabayı, her özeni göstermiştir. Bunun için Peygamber'in uygulamalarına, Kur'an'a ve Hadislere bakmak yeterli.
Dinin görüşü ile felsefenin görüşü birleşebilir; bunlar birbirine aykırı değildir, dolayısıyla birbirleriyle kaynaştırılabilir, birbirleri içinde eritilebilir; başka bir deyişle: Tanrı'nın yasası (lex Dei)
ile aklın yasası (lex natura) denkleştirilebilir.
İslam dünyasında bir Ibn Sina ve İbn Rüşd korkusu var. Çünkü dinin dışında kurulacak herhangi bir ilgi, bir mümini dinden uzaklaştırabilir. Oysa dinsel inanç, bu dünyada olmasa bile, öte dünyada insanın, insan ruhunun kurtuluşu içindir.
Sadece ruhun ölümlü ya da ölümsüz oluşu üzerine yapılacak bir tartışma, dinsel inancı zayıflatmaya yeter.
Eğer ruh, bedenle birlikte varsa ve bedenle birlikte ölecekse, o zaman ölüm sonrası bir yeniden dirilmeye, ikinci bir -sonsuz- yaşama inanmanın ne anlamı kalır?
Sayfa 14 - Cem Yayınları, Çv. Hüsen Portakal.Kitabı okudu