İbn-i Rüşd ( Arapça: ابن رشد; Künyesi Ebū 'l-Velīd Muḥammed ibn Aḥmed ibn Muḥammed ibn Rüşd ابوالوليد محمد بن احمد بن محمد بن رشد; Latince: Averroes, d. 14 Nisan 1126 - ö. 10 Aralık 1198), Endülüslü-Arap felsefeci, hekim, fıkıhcı, matematikçi ve tıpçı. Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü. İbn-i Rüşd'e göre biricik filozof Aristo'ydu. İbn-i Rüşd en çok Aristo'nun eserlerinden yaptığı, bugün Batı'da pek çoğu unutulmuş, tercüme ve şerhleriyle ünlüdür. 1150'den önce Avrupa'da Aristo'nun eserlerinin birkaç tercümesinden başkası yoktu ve bunlar da din adamlarınca rağbet görüp, incelenmiyorlardı. Batı'da Aristo'nun mirasının yeniden keşfedilmesi, İbn-i Rüşd'ün eserlerinin 12. yüzyıl başlarında Latince'ye tercümesiyle başlamıştır. İbn Rüşd'ün Aristo üzerine çalışmaları otuz yıllık bir dönemi kapsar ve bu dönem içinde, erişemediği "Politika" dışında bütün eserlerine şerhler yazmıştır. Eserlerinin İbranice tercümeleri de, İbrani Felsefesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. İbn Rüşd'ün düşünceleri, Hıristiyan skolastik gelenekten, Aristo'nun mantık çalışmalarına değer veren [Brabant'lı Siger], Thomas Aquinas ve bilhassa Paris Üniversitesi'ndeki diğerleri tarafından özümsenmiştir. Thomas Aquinas gibi meşhur skolastik filozoflar, ona ismi yerine "Şârih" (Yorumcu) ve Aristo'ya da "Filozof" diyerek yüksek derecede önem veriyorlardı. İslam dünyasında bir okul bırakmamış ve ölümü Endülüs'teki serbest düşünce hayatının sonunu işaret etmiştir. Orta Çağ'ın Avrupalı skolastiklerinin kendisine gösterdikleri saygıdan ötürü, Dante İbn Rüşd'ü İlahi Komedya'da diğer büyük pagan filozoflarla beraber, "iltifatın üne borçlu olunduğu" Limbo'da öne sürmüştür.
Tam adı:
Ebū 'l-Velīd Muḥammed ibn Aḥmed ibn Muḥammed ibn Rüşd
Unvan:
Endülüslü-Arap Felsefeci, Hekim, Fıkıhcı, Matematikçi ve Tıpçı.
Ortaçağda felsefenin akibetini en genel anlamda Batı için karanlık, Doğu için altın çağı olarak nitelendirmek yerinde bir değerlendirme olacaktır. İslam dünyası Batı’ da durma noktasına gelen felsefenin yeniden bir ilerleme katettiği ve Antik Yunan felsefesinin mirasını da alarak üzerine yenilerini eklediği bir dönem olarak karakterize olur. Tabi islam dünyasında başta Gazali olmak üzere felsefeye tenkitler yöneten taraflar da varolmuştur. İşte bu noktada İbn Rüşd’ ün konumu felsefe lehinde olması bakımından oldukça önemlidir. Zira Rüşd felsefe ile dini, akıl ile vahiyi uzlaştırma çabası içerisine girmiştir. Bu nokta da onun akılcı yönü üzerinde Aristoteles üzerine yapmış olduğu şerhlerin etkisi de oldukça fazladır. O uzlaştırmacı tavrını bir neticesi olarak uç noktalarda sadece dinin veya sadece felsefenin savunulmasını eleştirmiş ve ortayolcu bir tavır takınmıştır diyebiliriz. Sonraki süreçlerde de Rüşd’ ün rönesans ve reformun başlamasında etkisi olduğu batılı kaynaklarda ifade edilir. Bu eser Rüşd’ ün din ile felsefeyi uzlaştırmacı tavrını ve dinin yanlış anlaşılmasına neden olan te’ vil sorununu konu alan bir eserdir.
İbn-i Rüşd kitapları ağır bir lisana ait. Fakat güzel kitaplari var. Kitapta daha cok felsefeye ait bilgiler bulunuyor. Bazı felsefe alimlerinin fikirlerini yorumlamis.
İlim Üzerineİbn Rüşd · Gece Kitaplığı · 20148 okunma
temel sav ibn rüşd üzerinden din ile felsefe arasındaki gerilim noktalarını bulmak ve bunlara cevap aramaktır. bu cevapları verirken de hem felsefi hem de dinsel temel bağlamında kalarak açıklamayı öngörmüştür. Ancak kitabın içeriğine bakıldığında tam bir felsefi yönelim ne de dini metaforlar bulunmakta, tamamiyle sanki siyasi bir bağıntı içerisindeymiş gibi gazali-ibn rüşd ya da gazali-ibn sina karşılaştırılması yapılarak; islam coğrafyasında yeni bir düşüncenin yeşermediğini belirtilmek istenmiştir. ancak şuna bir açıklama getirilmesi gerekmektedir. yeni bir cümle kurmak aslında eski cümlenin yorumundan başka bir şey değildir. çünkü yeninin temeli yani ana kayası eskinin ayakları üzerindedir. bu bakımdan sağlam bir tartışmadan ziyade bir kötüleme propangandası yapılmaktadır. bir diğer açı batının rönesans çağının düşünürleri üzerinden akıl ufkunun batıda gelişirken doğuda bunun etkisi görülmemiş sözüdür. Lakin derin bir bakış yaptığımızda batının ve doğunun yeni düşünce ufuklarını ortaç dönemindeki yorumla hareketlerinin etkisi büyüktür. bu yüzden kitabın net anlaşılması için öncelikle doğu mistisizmini ve batı usunu kavrayıcı kitapları okunması tarihsel bağıntılarının bilinmesi gerekmektedir.