Muaviye’den Erdoğan’a

Din ve Siyaset

Rıza Zelyut

Öne Çıkan Din ve Siyaset Gönderileri

Öne Çıkan Din ve Siyaset kitaplarını, öne çıkan Din ve Siyaset sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Din ve Siyaset yazarlarını, öne çıkan Din ve Siyaset yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sorun sadece siyasal İslamcılar değildi elbette
Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği tarafından ihraç edilen komünizmin önünü kesmek gerekçesini üretmiş ve bu yolla Ortadoğu'da Islam kuşağı yaratmayı uygun bulmuştu. Siyasal dinci Emevilerin yeşil bayrağından ilham alınarak Yeşil Kuşak denilen bir blok oluşturuluyordu. Dinsiz ideoloji olarak ilan ettikleri komünizme karşısına, dinin
Siyaset, bu durumda devlet yönetimini ele geçirme ve bu yönetimi, belli ekonomik grupların çıkarlarını koruma, sürdürme ve meşrulaştırma hedeflerini kapsar. Bu yüzden devletin her etkinliği, eylemi siyasaldır. Hükümetler eliyle gerçekleştirilen bu eylemler tüm toplumu kaplıyor gibi görünmesine karşılık, özünde belli ekonomik grupların çıkarlarına daha uygundur. Işte belli ekonomik grupların (simdiye kadar zenginlerin) çikarına uyan politikayı, tüm toplumun çıkarınaymis gibi gösterme becerisine de politika sanatı adı verilmiştir. Devletin ortaya çıkışı, insan kalabalığının belli bir farklılaşmaya uğramasıyla eşanlamlıdır. Bu farklılaşmada, ekonomik zenginliğin belli bir grup tarafından ele geçirilme mücadelesi belirleyici olmuştur. Böylece zenginliğe elkoyan kesimler, toplumu kendi çıkarlarına uygun biçimde yönetebilmek için düşünce üretmişler, eylemlerle bu düşünceleri hayata geçirmişlerdir. Politikanın teorik yönü, sonuca pratikle gitmiştir. Teorinin pratiğe dönüştürülmesinde politika yasaları, adalet sistemi, asker ve polis gücü kullanılmıştır. Bu egemenliğin ideolojik yönden pekiştirilmesi için de eğitim sistemi ve din, politikanın emrinde kullanılmıştır.
Reklam
Diyalektik düşünemeyen "okur yazarlarımıza" bir atıf
Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e yöneltilen günübirlik eleştiriler" genelde bilimsel yöntemlere dayanmayan, derinliği bulunmayan sosyal araştırma yöntemlerine uymayan anlayışların eleştirileridir. Bu eleştiriler, Kur'an'ı ve Peygamber Muhammed'i, 7. yüzyılda Arabistan'da ortaya çıkan olgular olarak değil de günümüzde, gelismiş bir toplumda ortaya çıkan akım olarak görmekte, onlara günümüzün koşulları ve ölçekleri içinde eleştiri getirmektedir. Bu da bilimsel yönteme aykırı bir tutumdur.
Görüldüğü gibi Osmanlı adalet sistemi, zengin bir saray ağasınin ömrünü uzatmak için başka birisinin hayatından yedi yılı ona aktarmaya bile kalkışmıştır. Bu işe tanıklar huzurunda tutanak düzenleyerek resmi bir biçim bile verebilmektedir. Bu tür akıl almaz işlemleri onaylayan kadılar da kendilerini şeriata dayanmış gibi göstermişlerdir. Bu yolla şeriat dedikleri İslam hukukunu kullanarak maddi çıkar sağlamışlardır. Bu cehalet ortamında, dinin bu kadar istismar edildiği ve yozlaştırıldığı koşullarda Osmanlı Devleti'nin ayakta kalabilmesi ise askeri gücün halkı baskı altında tutmasıyla mümkün olabilmiştir. Bu baskı ve acımasız soygun yüzünden Anadolu yoksullaşmış ve bu topraklarda görülen uygarlık pırıltısı da sönüp gitmiştir. Osmanlı'nın ilkel sömürü sistemi, Mustafa Kemal'in ortaya çıkıp bu çağdışı düzene son vermesine kadar sürmüştür.
Türkiye'de sömürü düzenine muhalefet edenlere muhalefet ederek düzende yer kapma savaşı veren dinci muhalefet, planladığı katliamı da dine dayamaya özen gösteriyordu. Amerikan emperyalizminin yanında durmak cihat gibi gösterilmeye başlanmıştı. Dinci muhalefetin düzen yanlısı teorisyenlerine göre din tehlikededir ve bu tehlike de "Hak, hukuk, adalet, eşitlik, sömürüye son, insanca yaşam" diyen solculardan gelmektedir. Solculuğu dinsizlik gibi gösteren bu egemen sınıf teologlarına göre cihada çıkmak artık farz olmuştur.
Halkın %99'unun okuryazar olmadığı geçmiş dönemlerde, Kur'an da din adamlarının ve yönetici kesimin çıkarlarına uygun yorumlanmış, bu da yetmezmiş gibi Peygamberin söylediği ileri sürülen sözler uydurularak Kur'an bu biçimde desteklenmiş ve egemen kesim yararına olan seriat sistemi yüzlerce yıldır sömürü aracı olarak kullanılagelmiştir. Aslında bir sahte din olan şeriat ile başlangıçtaki İslam arasında bir uçurum doğmuştur. Şeriat, İslama bağlanma değil, İslam'dan uzaklaşma yolu olarak egemen sinif adamlarınca ağır ağır işlenmiştir. Bugün, Müslümanlığın özü gibi gösterilen ve hakiki din kurallarının toplamı gibi sunulmaya çalışılan "şeriat" aslında İslam dininden kesin bir kopuşu ve partileşmeyi ifade eder.
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.